Translation of "öğlene" in English

Öğlene kadar uyudum.

I slept until noon.

Öğlene doğru çıkıyoruz.

We're leaving about noon.

Ben öğlene kadar bekleyeceğim.

I'll wait till noon.

Tom öğlene kadar uyudu.

Tom slept until noon.

Tom öğlene kadar gelmedi.

- Tom didn't come till noon.
- Tom didn't come until noon.

Öğlene kadar burada olacağım.

I'm going to be here until noon.

Tom öğlene kadar dönmeli.

Tom should be back by noon.

Tom'un öğlene kadar uyuduğunu sanıyordum.

- I thought Tom would sleep until noon.
- I thought that Tom would sleep until noon.

Öğlene kadar burada olması gerekirdi.

She was supposed to be here by noon.

Ken öğlene kadar evde olacaktır.

Ken will be at home until noon.

Tom öğlene kadar burada olacak.

Tom will be here until noon.

Tom ofisinde öğlene kadar çalışıyordu.

Tom was working in his office up until noon.

- Öğlene kadar uyanmadım.
- Öğleye kadar uyanmadım.

I didn't wake up until noon.

Bu işi öğlene kadar bitirmemiz gerek.

We need to finish this job by noon.

Bayan Jones, odanın öğlene kadar süpürülmesini emretti.

Mrs. Jones ordered the room to be swept by noon.

Pazar günleri öğlene kadar genellikle yatakta kalırım.

I often stay in bed until noon on Sundays.