Translation of "Önceden" in English

0.012 sec.

Examples of using "Önceden" in a sentence and their english translations:

Önceden planlamalısın.

You must plan ahead.

Önceden neredelerdi?

Where were they before?

Önceden cezalandırıldım.

I've already been punished.

Bavullarınızı önceden yollayın.

Send your baggage in advance.

Biletini önceden almalısın.

You should buy your ticket in advance.

Sana önceden bildireceğim.

I'll let you know beforehand.

Masayı önceden temizle!

Clean the table already!

Film önceden başlamalıydı.

The film should have already started.

Önceden orada bulunduk.

We've been there before.

Önceden telefonla aradım.

I called ahead.

Onu önceden bilebilirsin.

You may know that already.

Önceden arayabilir misin?

Can you call ahead?

Önceden ruj sürmüyordun.

You weren’t wearing lipstick before.

Tom önceden şanslıydı.

Tom used to be lucky.

Ben önceden aradım.

I've called ahead.

Onu önceden okudum.

I've already read it.

Onu önceden gördüm.

- I already saw it.
- I've seen her before.
- I've already seen it.

Onu önceden yaptım.

I've already made it.

Keşke önceden arasaydın.

I wish you had called ahead.

Size önceden bildireceğim.

I'll let you know in advance.

Bagajını önceden gönderdi.

He sent his luggage in advance.

Önceden sipariş vermelisin.

You should order in advance.

Önceden bana söylemeliydin.

- You should have told me in advance.
- You should've told me in advance.

Birbirimizi önceden tanıyoruz.

We already know each other.

Önceden yeterince yaptın.

- You've done enough already.
- You've already done enough.

Önceden uyarı yoktu.

There was no advance warning.

Biz önceden biliyorduk.

We knew that in advance.

Önceden tenis oynardım.

I used to play tennis.

Sen önceden uyarıldın.

- You've been forewarned.
- You have been forewarned.

Konuşmanı önceden hazırla.

Prepare your speech in advance.

Yağmur önceden durdu.

The rain already stopped.

Onlarla önceden konuştum.

- I've already spoken with them.
- I've already talked to them.
- I've already spoken to them.
- I already spoke to them.

Onunla önceden konuştum.

- I've already spoken with him.
- I've already talked to him.
- I've already spoken to him.
- I already spoke to him.

Hikayeyi önceden biliyordu.

He knew the story already.

Önceden telefon etmeliydin.

- You should have telephoned in advance.
- You should've telephoned in advance.

İşleri önceden hazırlayalım.

Let's get things ready beforehand.

Önceden sana söylenilecek.

You'll be told in advance.

Önceden kitabı okudun?

- Have you read the book yet?
- You've already read the book?
- Have you read the book already?

Önceden peşin ödedim.

I prepaid.

Oturumlarımı önceden zamanlayabilirim.

l can schedule my sessions in advance.

Geleceği önceden bilemeyiz.

We can't predict the future.

Başarımızı önceden gördü.

He predicted our success.

- Daha önceden uçtun mu?
- Daha önceden uçtunuz mu?

Have you flown before?

- Önceden başvuru yapmanıza gerek yok.
- Önceden başvurman gerekmiyor.

You don't need to apply in advance.

Düşüncelerimi çok önceden hazırlıyorum.

I prepare my thinks well in advance.

önceden tahmin edebilir miyiz?

can we guess

Biz savaşı önceden gördük.

We foresaw the war.

Bütün koltuklar önceden satıldı.

All the seats are sold in advance.

Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.

We must make arrangements with them beforehand.

Neden bana önceden söylemedin?

Why didn't you tell me in advance?

Önceden sipariş verdik mi?

Did we order in advance?

Tom'la önceden sorunumuz vardı.

We've had trouble with Tom before.

Önceden tanıdığım birine benziyorsun.

You sound like someone I used to know.

Önceden sipariş verdin mi?

Have you already ordered?

Önceden karar verdin mi?

Have you decided already?

Gerçekten önceden telefon etmeliydin.

- You really should've phoned ahead.
- You really should have phoned ahead.

Programı önceden bildiğine eminim.

I'm sure you already know the routine.

Bunu önceden yaptığınızdan kuşkulanıyorum.

- I suspect you've already done that.
- I suspect that you've already done that.

Sanırım Tom önceden biliyor.

I guess Tom already knows.

Onu Tom'la önceden tartıştım.

I've already discussed it with Tom.

Sadece önceden plan yapıyorum.

I'm just planning ahead.

Sen önceden bitirdin mi?

Have you already finished?

Tom önceden riskleri biliyordu.

Tom knew of the risks beforehand.

Biz önceden aperitif hazırladık.

We prepared snacks beforehand.

Önceden birbirinizle tanıştınız mı?

- Have you already met?
- Have you already met each other?

Depremleri önceden bilmek imkansızdır.

It's impossible to predict earthquakes.

Her şey önceden hazırlanmıştı.

Everything was prepared in advance.

Bana daha önceden bildirmeliydin.

- You should've let me know sooner.
- You should have let me know sooner.

O önceden planlanmış değildi.

It wasn't premeditated.

Numaranı önceden Tom'a verdim.

I already gave Tom your number.

Biz bunu önceden tartıştık.

We've discussed this already.

Üzgünüm, pozisyon önceden doldurulmuş.

Sorry, the position has already been filled.

Biletini önceden aldın mı?

Have you bought your ticket already?

Bunu önceden biliyor muydun?

- Did you already know that?
- Did you know this already?

Tom önceden döndü mü?

Has Tom come back already?

Önceden üç saat çalıştım.

I've worked three hours already.

Önceden onlara söyledin mi?

Have you told them already?

Önceden ona söyledin mi?

Have you told him already?

Önceden bildiğimi Tom'a söyledim.

I told Tom I already knew.

Önceden Tom'a söyledin mi?

Have you told Tom already?

Tom'a önceden bildiğini söyledim.

- I told Tom you already knew.
- I told Tom that you already knew.

Önceden okulda Almanca öğrendim.

Previously, I learned German in school.

Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.

You have to make reservations in advance.

Postacı önceden geldi mi?

Has the mailman already come?

Önceden plan yapma zamanı.

It's time to plan ahead.

Önceden Boston'a gittin mi?

Have you already been to Boston?

Daha önceden uçtun mu?

Have you flown before?

Bunu önceden okudunuz mu?

- Have you read this yet?
- Have you already read this?

Tom'u önceden tanıdığını düşünüyorum.

- I think you know Tom already.
- I think that you know Tom already.

- Önceden bütün tehlikeleri etkisizleştirmeye çalıştık.
- Önceden bütün tehlikeleri yok etmeye çalıştık.

We tried to eliminate all danger beforehand.

Fakat terapist seansı önceden planlamıyordu

But the therapist doesn't structure the sessions at all

önceden aşılamayan sorunlara çözümler bulabiliriz.

we can come up with solutions to previously impenetrable problems.

Kaderlerimiz önceden belirlenmedi, bizim ellerimizde.

Our destinies are in our hands, not predetermined.