Translation of "Biletini" in English

Biletini unutma.

- Don't forget your ticket.
- Don't forget your ticket!

Biletini kaybetti.

- He lost his ticket.
- She lost her ticket.

Bariyerde biletini göster.

Show your ticket at the barrier.

Biletini önceden almalısın.

You should buy your ticket in advance.

Tom biletini kaybetti.

Tom lost his ticket.

Biletini kaybettin mi?

Have you lost your ticket?

Lütfen biletini göster.

Please show your ticket.

Biletini kontrol edeyim.

Let me check your ticket.

Şimdi biletini al.

Get your tickets now.

Tom'un biletini ödedim.

I paid for Tom's ticket.

Tom'un biletini ödeyeceğim.

I'll pay for Tom's ticket.

Tom biletini bulamıyor.

Tom can't find his ticket.

O, biletini evde bıraktı.

She left her ticket at home.

O sinema biletini kaybetti.

He lost his ticket for the movie.

O, sinema biletini kaybetti.

He lost his cinema ticket.

Tom biletini evde bıraktı.

Tom left his ticket at home.

Takeo cebinde biletini aradı.

Takeo felt in his pocket for the ticket.

Biletini bulamadın mı daha?

Have you found your ticket yet?

Tom henüz biletini almadı.

- Tom hasn't bought his ticket yet.
- Tom hasn't yet bought his ticket.

Biletini önceden aldın mı?

Have you bought your ticket already?

Tom biniş biletini kaybetti.

Tom lost his boarding pass.

Tom bugün biletini alacak.

Tom will be buying his ticket today.

Lütfen bana biletini göster.

Please show me your ticket.

Bana biletini kaybettiğini söyleme.

- Don't tell me you've lost your ticket.
- Don't tell me that you've lost your ticket.

Konser biletini ne zaman aldın?

When did you get the concert ticket?

Bu otopark biletini doğrulayabilir misin?

Can you validate this parking ticket?

Tom biletini Mary'ye ödettirmeye çalıştı.

Tom tried to get Mary to pay for his ticket.

Tom biletini yirmi dakika önce aldı.

Tom bought his ticket twenty minutes ago.

- Biletini kaybettin mi?
- Biletinizi mi kaybettiniz?

- Have you lost your ticket?
- Did you lose your ticket?

Mary piyangoyu kazandı ama sonra biletini kaybetti.

Mary won the lottery, but then she lost her ticket.

Tom Mary'nin kendisine sunduğu konser biletini aldı.

Tom took the concert ticket Mary offered him.

Ben varmadan önce o zaten biletini almıştı.

Tom had already bought his ticket by the time I arrived.

Bir bayanın biletini göstermeden kapıdan girdiğini gördüm.

I saw a lady go through the gate without showing her ticket.

Tom, biletini internet üzerinden satın aldığını söyledi.

- Tom said he bought his ticket online.
- Tom said that he bought his ticket online.

Eğer yeterli parasını olmadığını bilseydi Tom Mary'nin biletini ödeyebilirdi.

- Tom could have paid for Mary's ticket if he'd known she didn't have enough money.
- Tom could've paid for Mary's ticket if he'd known she didn't have enough money.

Biletini ne kadar erken alırsan, ücret o kadar ucuz olur.

The sooner you get your ticket, the cheaper the fare.

Tom biletini ve pasaportunu aldığından emin olmak için kontrol etti.

Tom checked to make sure he had his ticket and passport.

- Sami yemek biletini kaybetti.
- Sami yemek fişini kaybetti.
- Sami yemek kuponunu kaybetti.

Sami lost his meal ticket.