Translation of "Ken" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Ken" in a sentence and their dutch translations:

Ken mutlu.

Ken is gelukkig.

Ken futbolcudur.

Ken is voetballer.

- Ken iyi yüzebilir.
- Ken iyi bir yüzücüdür.

Ken is een goede zwemmer.

Köpeğin adı Ken.

De naam van de hond is Ken.

Ken yanıma oturdu.

- Ken zette zich naast mij.
- Ken zat naast me.

Ken mumları yaktı.

Ken stak de kaarsen aan.

Ken ne yapıyor?

Wat is Ken aan het doen?

Ken mutlu görünüyor.

Ken ziet er gelukkig uit.

Ken Kyoto'ya vardı.

Ken is in Kioto aangekomen.

Ken seni arıyordu.

Ken zocht je.

Ken sizi arıyor.

Ken zoekt u.

Ken ne yiyor?

Wat eet Ken?

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

Mike en Ken zijn vrienden.

- Arkadaşlarım bana Ken diyorlar.
- Arkadaşlarım bana Ken derler.

Mijn vrienden noemen me Ken.

- Sizinle tanışmak hoştu, Ken.
- Tanıştığımıza memnun oldum, Ken.

Blij u te leren kennen, Ken.

- Ken beni satrançta yendi.
- Ken satrançta beni yendi.

Ken heeft tegen mij gewonnen met schaken.

Eve geldiğimde, Ken okuyordu.

Ken was aan het lezen toen ik thuiskwam.

Ken için oy kullandım.

- Ik heb gestemd voor Ken.
- Ik heb voor Ken gestemd.

Ken Seiko'dan daha yaşlı.

Ken is ouder dan Seiko.

Ken, Tom'dan daha küçüktür.

Ken is kleiner dan Tom.

Ken, tanıştığımıza memnun oldum!

Blij u te leren kennen, Ken.

Dün Ken ile buluştum.

Ik heb Ken gisteren ontmoet.

Ken Tom'a yardım etti.

- Ken hielp Tom.
- Ken heeft Tom geholpen.

Şu köpeğin adı Ken.

Deze hond heet Ken.

Ken battaniyeyi ikiye katladı.

Ken vouwde het laken in twee.

Ken yardım için bağırdı.

Ken riep om hulp.

Ken, bir bisiklet istiyor.

Ken wil een fiets.

Ken dün evde miydi?

Was Ken gisteren thuis?

Ken eski paralar toplar.

Ken verzamelt oude munten.

Ken kamp yapmayı sever.

Ken houdt van kamperen.

Mike ve Ken arkadaşlar.

Mike en Ken zijn vrienden.

Meg Ken kadar uzun boylu.

Meg is even groot als Ken.

Ken her zaman futbol oynar.

Ken speelt altijd voetbal.

Tom Ken ile alay ediyor.

Tom maakt Ken belachelijk.

- Ken'e güveniyorum.
- Ken' e güveniyorum.

Ik vertrouw Ken.

Ken, Tom'u arabayla hastaneye götürdü.

Ken reed Tom naar het ziekenhuis.

Merhaba, benim adım Ken Saitou.

Hoi, ik heet Ken Saitou.

Ken ile kavga ettin mi?

Heb je met Ken gevochten?

Ken Tom'un kız arkadaşını öptü.

- Ken zoende Toms vriendin.
- Ken zoende Tom zijn vriendin.

Ken Yumi'yi karşılamak için parka gitti.

Ken ging naar het park om Yumi te ontmoeten.

Ne yaparsam yapayım, Ken beni dinlemedi.

Wat ik ook deed, Ken wilde niet naar me luisteren.

Bu mektup Ken tarafından mı yazıldı?

Was deze brief geschreven door Ken?

Ken, birçok Japon şarkılarını ezbere öğrendi.

Ken leerde vele Japanse liedjes uit het hoofd.

Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.

Ken praat alsof hij alles weet.

- Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Ken veya Tony'den hangisi daha hızlı koşar.

Wie rent het snelst, Ken of Tony?

Ken cana yakın bir kişi gibi görünüyor.

Ken lijkt een vriendelijke mens te zijn.

- Dün Ken'le karşılaştım.
- Dün Ken ile buluştum.

Ik heb Ken gisteren ontmoet.

- Kim daha uzun boylu, Ken mi yoksa Taro mu?
- Kim daha uzun, Ken mi yoksa Taro mu?

Wie is groter, Ken of Taro?

Tom ve Ken her öğleden sonra tenis oynarlar.

Tom en Ken spelen iedere middag tennis.

Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.

Jane is dik en onbeschoft en rookt te veel. Maar Ken vindt haar schattig en charmant. Daarom wordt er gezegd dat liefde blind is.