Translation of "Doğal" in Dutch

0.024 sec.

Examples of using "Doğal" in a sentence and their dutch translations:

Doğal ol.

Wees natuurlijk.

Kömür ve doğal gaz doğal yakıtlardır.

Kool en aardgas zijn natuurlijke brandstoffen.

Plastikten doğal materyallere,

van kunststof tot materialen uit de natuur,

Ben doğal sarışınım.

Ik ben natuurlijk blond.

Doğal olarak sinirlendi.

Natuurlijk werd hij boos.

- Elbette.
- Doğal olarak.

- Zeker.
- Natuurlijk.
- Jazeker.
- Uiteraard!
- Spreekt voor zich.
- Dat spreekt vanzelf.
- Het spreekt voor zich!
- Dit is een kwestie van gezond verstand.

Japonya doğal güzellikleriyle zengindir.

Japan is rijk aan prachtige landschappen.

Bütün doğal kaynakları tükettik.

We hebben alle natuurlijke rijkdommen verbruikt.

O, doğal nedenlerden öldü.

Hij stierf een natuurlijke dood.

Doğal bir sarışın mısın?

Ben je van nature blond?

Tom doğal bir lider.

Tom is een geboren leider.

Kölelik, normal, doğal ve gerekli.

Slavernij is normaal, natuurlijk en noodzakelijk.

Doğal bir haşere kontrol aracı,

Natuurlijke ongediertebestrijding.

Bu harika bir doğal uzaklaştırıcıdır.

Het is een natuurlijk afweermiddel.

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

De meest onnatuurlijke plekken op aarde.

Veya doğal doğum yapmış insanlar.

of mensen die zware lichamelijke arbeid verrichten.

Doğal sınır işaretleri var mı?

Zijn daar wat bezienswaardigheden?

O ülke doğal kaynaklara sahip.

Dat land heeft natuurlijke hulpbronnen.

Onun doğal bir güzelliği var.

Ze is van nature uit mooi.

Kimsenin doğal bir bağışıklığı yok.

En niemand heeft er dus immuniteit voor.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

China is rijk aan natuurlijke grondstoffen.

Depremler ve seller doğal felaketlerdir.

Aardbevingen en overstromingen zijn natuurrampen.

Bazı kızlar doğal olarak güzel.

Sommige meisjes zijn van nature mooi.

E'nin doğal logaritması 1'dir.

De natuurlijke logaritme van e is 1.

Dünyanın ayı doğal bir uydudur.

De maan van de aarde is een natuurlijke satelliet.

Sen doğal olarak sarışın mısın?

- Ben je van nature blond?
- Bent u van nature blond?
- Zijn jullie van nature blond?

Arkadaşım doğal olarak Hollandaca konuşur.

Mijn vriend spreekt Nederlands van nature.

Bu oldukça iyi bir doğal sığınak.

Dit is best 'n goede natuurlijke schuilplaats.

Bütün sapmalar doğal bir son bulur

Alle afwijkingen komen aan een natuurlijk einde

Burada doğal tepki mekanizmayı yok etmek,

dan is een natuurlijke reactie stokken in de wielen te steken,

Yapmaya devam edersek doğal ekosistem tarafından

of die natuurlijke ecosystemen ons zullen blijven helpen

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

- Zwaartekracht is de natuurkracht waardoor voorwerpen elkaar aantrekken.
- Zwaartekracht is een natuurkracht, waardoor dingen elkaar aantrekken.

Kahverengi, onun doğal saç rengi değil.

Bruin is niet haar natuurlijke haarkleur.

Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.

De Schwarzwalder kersentaart is een natuurlijk afrodisiacum.

Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.

De Schwarzwalder kersentaart is een natuurlijk afrodisiacum.

John'un tenise doğal bir kabiliyeti var.

John heeft een natuurlijk talent voor tennis.

Tom'un doğal bir konuşma yeteneği var.

Tom is welbespraakt.

Yoksa bu geçtikleri doğal bir süreç mi?

of is dit een natuurlijke fase waar ze doorheen gaan?

Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,

En ze komt naar me toe. Mijn natuurlijke instinct is...

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

Je raakt vanzelf meer ontspannen in het water.

- Gökkuşağı doğal bir olaydır.
- Gökkuşağı bir doğa olayıdır.

Een regenboog is een natuurlijk fenomeen.

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

Het is heel makkelijk natuurlijk te klinken in je eigen moedertaal, en heel makkelijk om onnatuurlijk te klinken in een taal die niet je moedertaal is.

Parkta yürüyüş yapar gibi rahat ve doğal bir histi,

Het voelde net zo makkelijk als een boswandeling,

Kelimesi kelimesine direkt çeviriler değil, doğal görünen çeviriler istiyoruz.

We willen natuurlijk klinkende vertalingen, geen woord-voor-woordvertalingen.

"Bu gerçekten doğal bir ifade midir?" "Bay Google'a soralım."

"Is dit echt een natuurlijke uitdrukking?" "Laten we het meneer Google vragen."

- Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
- Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.

Verander geen zinnen die correct zijn. In plaats daarvan kun je natuurlijk klinkende alternatieve vertalingen toevoegen.

Sütunları 2 km kadar uzanıyor. hiçbir doğal arazi özelliği ile korunmaz.

Hun kolonne strekt zich ongeveer 2 km uit en is niet beschermd door natuurlijke terrein eigenschappen.

Doğal maden suyu kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum ve ayrıca nitrat içerir.

Natuurlijk mineraalwater bevat calcium, magnesium, natrium, kalium en ook nitraat.

Dünyanın doğal olarak oluşan tek bir uydusu vardır, o da aydır.

De aarde heeft een natuurlijke satelliet, de maan.

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

...en natuurlijk wil de orang-oetang leven en overleven... ...in de omgeving die is vernietigd en zal zichzelf proberen te verdedigen.

Biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

Het bevat wat koolhydraten... ...en goede natuurlijke enzymen.

Ve biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

En er zitten veel koolhydraten en goede natuurlijke enzymen in, dat is goed.

Bu tür bir şey işe yarayabilir. Güzel ve üzeri kapalı doğal bir sığınak.

Dit kan het best doen. Een natuurlijke overhang om onder te schuilen.

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

Er is kans dat een natuurramp of ziekte-uitbraak... ...een volledige populatie in korte tijd verwoest.

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

- Liefde maakt blind.
- Liefde is blind.

Zenginleştirilmiş besinlerde kullanılan folik asit, doğal olarak oluşan folatlardan daha büyük sağlık riskleri oluşturmaktadır.

Het foliumzuur dat in verrijkte voedingsmiddelen wordt gebruikt, levert grotere gezondheidsrisico's op dan natuurlijk voorkomende folaten.