Translation of "Bıçak" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Bıçak" in a sentence and their dutch translations:

Bıçak kör.

Het mes is bot.

Bıçak kirli.

Het mes is vies.

Bıçak keskin.

Het mes is scherp.

Bıçak keskin değil.

Het mes is niet scherp.

Bir bıçak istiyorum.

Ik wil een mes.

Kayıp bir bıçak var.

Er ontbreekt een mes.

O bıçak iyi keser.

Dat mes snijdt goed.

Bu bıçak çok keskin.

Dit mes is heel scherp.

Bana bir bıçak lazım.

Ik heb een mes nodig.

Bu bıçak yeterince keskin değil.

Dit mes is niet scherp genoeg.

Mutfakta bir bıçak var mı?

Is er een mes in de keuken?

Bu gerçekten keskin bir bıçak.

Dit mes is heel scherp.

- O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.
- Bıçak ona denmez, buna denir.

Dat is geen mes. Dít is een mes.

Ben bir bıçak ile parmağımı kestim.

Ik heb me met een mes in mijn vinger gesneden.

Bir bıçak ve bir çatalım var.

Ik heb een mes en een vork.

Bu bıçak benim için çok yararlıydı.

Dit mes was erg nuttig.

O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.

Dat is geen mes. Dít is een mes.

Onlar, bir bıçak ve çatalla yemek yerler.

Ze eten met mes en vork.

Hiç kimse çatal-bıçak takımlarını partiye getirmedi.

Niemand heeft bestek naar het feest meegenomen.

Bıçak Mack mahkemede kendini şöyle savunur, "Sayın Yargıç,

In de rechtbank komt Mackie Messer... ...met dit argument: 'Rechter...

- Bana bir bıçak lazım.
- Bir bıçağa ihtiyacım var.

Ik heb een mes nodig.

- İki ucu keskin kılıç.
- İki ucu keskin bıçak.

Het is een tweesnijdend zwaard.

O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

Hij sneed een tak van de boom met zijn mes.

Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız.

Wij gebruiken stokjes in plaats van vork en mes.

Tekrarlayalım: bardak, tabak, bıçak, çatal, kaşık, çay kaşığı.

Laat ons even herhalen: beker, bord, mes, vork, lepel, theelepeltje.

Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

Geef ons alstublieft twee messen en vier vorken.

''Judge Dredd'' veya ''Bıçak Sırtı''nın bir versiyonu olacaktı.

Het ging de een of andere versie van 'Judge Dredd' of 'Blade Runner' zijn.

O bir bıçak ya da benzer bir şey taşıdı.

Hij droeg een mes of iets dergelijks.

Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

Ik schil aardappelen liever met een dunschiller dan met een eenvoudig mes.

Ama sorun şu ki bu keskin kayalar halatı bir bıçak gibi kesebilir.

Het probleem is dat deze scherpe rotsen zo door het touw snijden.

- Bütün gece Tom'un ağzını bıçak açmadı.
- Tom bütün gece tek bir kelime etmedi.

Tom heeft de hele nacht geen woord gezegd.

- Alıştırma mükemmel yapar.
- Uygulama usta yapar.
- Bıçak ne kadar çok dövülürse o kadar keskin olur.

Oefening baart kunst.

Karnındaki ağrı künt bir ağrı mı, bıçak saplanır gibi mi, yoksa kramp şeklinde ya da başka türlü bir ağrı mı?

- Is je maagpijn dof, stekend, krampend of iets anders?
- Is uw maagpijn dof, stekend, krampend of iets anders?