Translation of "Arabasını" in Dutch

0.003 sec.

Examples of using "Arabasını" in a sentence and their dutch translations:

Tom arabasını yıkıyor.

Tom is zijn auto aan het wassen.

Tom'un arabasını tanıdım.

Ik herkende Toms auto.

Tom arabasını çalıştıramadı.

Tom kreeg zijn auto niet aan de praat.

Tom arabasını cilaladı.

Tom waxte zijn auto.

- Tom arabasını yıkamaya başladı.
- Tom kendi arabasını yıkamaya başladı.

Tom begon zijn auto te wassen.

Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.

Hij vergeleek zijn auto met het nieuwe model.

Tom arabasını Mary'ye sattı.

Tom verkocht zijn auto aan Maria.

Tom arabasını kime sattı?

Aan wie heeft Tom zijn auto verkocht?

Polis Tom'un arabasını aradı.

De politie heeft Toms auto doorzocht.

Öğretmenimiz yeni arabasını sever.

Onze leraar houdt van zijn nieuwe auto.

Tom'un arabasını ödünç almamalıydın.

Je had Toms auto niet moeten lenen.

Tom, Mary'ye arabasını sattı.

Tom verkocht zijn auto aan Maria.

Tom arabasını satmak istemiyordu.

Tom wilde zijn auto niet verkopen.

Sami arabasını satmaya çalıştı.

Sami probeerde zijn auto te verkopen.

O kendi arabasını tamir eder.

- Hij herstelt zijn eigen auto.
- Hij herstelt zelf zijn auto.

O, bana yeni arabasını gösterdi.

Ze liet me haar nieuwe auto zien.

Sık sık babasının arabasını sürer.

Hij rijdt vaak met zijn vader's auto.

Tom arabasını satmaya karar verdi.

Tom heeft besloten zijn auto te verkopen.

Amcan sana arabasını sürdürür mü?

Heeft uw oom u zijn auto laten besturen?

Tom arabasını yakına park etti.

Tom parkeerde zijn auto dichtbij.

Tom arabasını bir uçurumdan sürdü.

Tom heeft zijn auto in een afgrond gereden.

Ona arabasını nereye park ettiğini sor.

Vraag hem waar hij zijn auto geparkeerd heeft.

O, onu yeni arabasını sürerken gördü.

Ze zag hem in zijn nieuwe auto rijden.

Tom el arabasını kum ile doldurdu.

Tom vulde de kruiwagen met zand.

Oğlan fark edilmek istediği için arabasını boyadı.

De jongen verfde zijn haar omdat hij opgemerkt wilde worden.

O, boş bir arazide arabasını park etti.

Ze parkeerde haar auto op een onbebouwd stuk grond.

Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemeye cesaretim yok.

Ik heb het lef niet om mijn baas te vragen of ik zijn auto mag lenen.

Bu el arabasını ve güzergâhı kullanırsak doğru yolda ilerlememizi sağlayacaklardır.

Met deze trolley en het touw... ...blijven we in de juiste richting lopen.