Translation of "Ufak" in Arabic

0.027 sec.

Examples of using "Ufak" in a sentence and their arabic translations:

Bu ufak ev;

وأصبح ذلك المنزل الصغير حديقة حيوانات

Bunlar ufak kümecikler.

عبارة عن تكتلات صغيرة

Her zaman ufak kalacağımı,

أني سأبقى دائماً صغير الحجم،

Arkada en ufak iz bırakmıyor.

وتترك علامات بسيطة جداً.

Paraşüt ipine ufak düğümler attım.

‫هناك بعض العقد الصغيرة في حبل المظلات،‬

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

‫عيناه، المكونة من آلاف العدسات الصغيرة،‬ ‫تجمع أكبر قدر ممكن من الضوء المتاح.‬

Daha ufak bir şey mi baksalar?

‫ربما تحتاج إلى فريسة أصغر.‬

Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...

‫هذه الخفافيش الصغيرة‬ ‫تقطع مئات الكيلومترات في الهجرة سنويًا،‬

Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.

‫لكن ليس هذا القارض الصغير.‬

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

‫الجرو الصغير ضحية مثالية.‬

Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.

‫معظم المخلوقات هنا صغيرة ورشيقة الحركة.‬

Olasılıklar her bir ufak yavrunun aleyhine.

‫الظروف تعادي كل السلاحف الصغيرة.‬

Gölgenin ucuna... ...ufak bir taş koyup

‫إن وضعنا حصاة صغيرة‬ ‫عند نهاية هذا الظل،‬

İlham verici ufak bir bitiş mesajım var.

لدي رسالة ختامية ملهمة.

Kaçımız ilk ufak zorluktan sonra pes ediyoruz?

كم منا يتوقف بعد أول محنة؟

Mahremiyetle alakalı en ufak bir beklenti yoktu.

وكانت الخصوصية شبه معدومة.

Ama en ufak baskıda yeniden kanamaya başlıyorlardı.

لكن مهما ضغطت على الجرح ، فهي تنزف مجدداً

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

‫الجرو الصغير أكثر مرونة فوق الصخور.‬

En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...

‫أعينها الحساسة لأخفت ضوء...‬

En küçük atomaltı parçacığı kadar ufak olabilir

قد يكون جزيء المادة المظلمة صغيرًا كأصغر الجزيئات دون الذرية،

Nedenine dair en ufak bir fikriniz bile yok

وأنت لا تعرف ما السبب

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

‫مجرد التلامس كاف لإنقاذ حياته.‬

Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.

‫قرون الاستشعار محددة الوجهة‬ ‫شديدة الحساسية لأقل حركة.‬

Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.

‫مجسات لاسعة تصطاد المخلوقات المجهرية‬ ‫التي تسبح بجوارها.‬

Ama gökyüzünün çok ufak bir kısmına işaret edebiliyor.

ومع ذلك فبإمكانه أن يتوجه إلى منطقة صغيرة في السماء

Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.

‫يُستحسن لفأر عشبي صغير أن يبتعد عنه.‬

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

‫لكنّ عظامًا خاصة في أذنيه‬ ‫تلتقط الهزات الطفيفة في الرمال.‬

Bu ufak, erkek tungara kurbağası sadece bir yüksük boyutunda.

‫حجم ضفدع تونغارا الذكر الصغير هذا‬ ‫في مثل حجم عقلة الإصبع.‬

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‫ترى أعين الرتيلاء مجعدة الشعر الصغيرة‬ ‫ما هو أكثر من الضوء والظل.‬

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

‫هذا الشرير الصغير جداً وغير المرئي تقريباً‬ ‫والذي يولد وهو غاضب ويقتل الآلاف.‬

...bunların hepsi çok kısa sürede en ufak şüphe yaratmadan gerçekleştirildi.

وكان هذا في الليل، وكل ذلك في مدة زمنية قصيرة ودون إثارة أي شكوك

Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.

‫كان لدينا ذلك الكوخ الخشبي الصغير،‬ ‫تحت علامة منسوب المياه الأعلى للمد فعليًا.‬

Şu an ufak bir deniz biyoloğu gibi. Çok şey öğrendi.

‫إنه أشبه بعالم أحياء بحرية صغير الآن.‬ ‫إذ إنه يعرف الكثير الآن.‬

Gerekli olan havalı, ufak bir dokunuş topun geri atlaması için yeterli

فقط نقرة لامعة هو كل ما يلزم لتقفز الكرة مرة أخرى،

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

‫تستأمن المخلوقات الصغيرة هذا الوقت للخروج.‬

Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.

‫عمره قصير ولا توجد نسمة هواء تنشر له بوغه.‬

Aynı zamanda, sayısız deniz canlısının ana yemek kaynağıdır. En ufak balıktan...

‫ومصدر طعام كثير من المخلوقات البحرية.‬ ‫من صغار السمك...‬

İlk başta Ebro'da ki yenilgi ufak bir değişiklik yaratmış gibi gözükse de

في البداية، بدا أن الهزيمة في إبرو لم تغير الكثير

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

‫لكن أسماك شيطان البحر ذات الـ5 أمتار‬ ‫تُعدّ أقزامًا مقارنة بأكبر سمكة في البحر.‬

- Bunu yapmak için daha çok gencim.
- Bunu yapmak için yaşım daha çok ufak.

مازلت صغيرا جدا لافعل ذلك.

Her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

‫لفهم كل علامة صغيرة وكل سلوك بسيط،‬ ‫كل نوع وما يفعله وكيف يتفاعلون.‬