Translation of "Siyah" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Siyah" in a sentence and their arabic translations:

Evet, bakın, siyah.

‫نعم، انظر، لونه أسود.‬

Evet, bakın, siyah!

‫نعم، انظر، لونه أسود.‬

Siyah beyaz televizyonumuz vardı

كان لدينا تلفاز بشاشة بيضاء وسوداء

Bu bölge tamamen siyah,

هذه المنطقة كلها سوداء

Avusturalya siyah köpek yarasasında

كلب أسود أسترالي في الخفافيش

O, siyah değil mi?

أليست سوداء؟

O çocuk siyah saçlı.

شعر ذاك الولد أسود.

Şu siyah bulutlara bak.

- أنظر إلى تلك الغيوم السوداء.
- انظر إلى تلك الغيوم السوداء.

O siyah değil mi?

- أليست سوداء؟
- أليس أسوداً؟

Tom siyah kot giydi.

طوم لبس جنس اسود.

Şu siyah olan benim.

الأسود لي.

Sami siyah kızlarla çıkıyordu.

كان سامي يواعد الفتيات السّود.

Tıpkı siyah bir duman gibi.

كأنها سحابة سوداء.

Bu tür siyah topların yanında

التي يمكنها أن تدمر الكثير من الأشياء،

Tom siyah bir kedi besliyor.

توم يربّي قطة سوداء.

O siyah çanta senin mi?

- هل الحقيبة السوداء ملكك؟
- هل الحقيبة السوداء لك؟

Leyla siyah bir sedan kullandı.

كانت ليلى تسوق سيّارة سيدان سوداء.

siyah ve beyaz erkeklerin şeytanlaştırılma hikayeleri

المصدر التاريخي للشيطنة من الذكور السود و الذكور البيض

Tom benim siyah erkek kedinin adıdır.

توم هو إسم قطي الأسود.

O siyah evrak çantası senin mi?

هل تلك الحقيبة السوداء لك؟

- Benim bir köpeğim var. Rengi siyah ve ismi Tiki.
- Tiki adında siyah bir köpeğim var.

لدي كلب أسود يسمى تيكي.

Bence bu konu siyah ya da beyaz.

ذلك بالنسبة لي مثل الأبيض والأسود.

siyah ailelerin de yüzmesine izin vermek yerine

قررت تجفيف المسبح العام

Biri siyah, diğeri beyaz iki kedi besler.

- لديه قطان: أحدهما أسود والآخر أبيض.
- لديه قطتان: إحداهما سوداء والأخرى بيضاء.
- إنه يربي قطان، أحدهما أسود والآخر أبيض.

Ve Braşovdaki anıtsal Siyah Kilise'yi yakma girişiminde bulunur.

بحرق كنيسة براسوف السوداء الضخمة

Rahatsız edilmekten hoşlanmıyorlar. Siyah gergedan nüfusu yavaşça artmakta.

‫حشدًا لا يحب الإزعاج.‬ ‫تزداد أعداد وحيد القرن الأسود ببطء.‬

Ve mavi okyanus ve siyah sonsuzluk arasında bulunur,

والوساطة بين المحيط الأزرق والسرمدية السوداء.

Amerikalı bir siyah olarak, bu kafamda çınladı durdu.

الان كرجل اسود فى امريكا فهذا اعطى صدى لى

Sarı sandalyenin üzerinde uyuyan bir siyah kedi var.

هناك قط أسود نائم على الكرسي الأصفر.

İki köpeğim var. Biri beyaz; diğeri ise siyah.

لدي كلبين, واحد أبيض و الآخر أسود

Bu neye inandıklarıydı ve siyah-beyazla alakalı değildi.

كان السبب وراء ذلك إيمانهم، وليس المعركة بين السود والبيض؛

Kapkara siyah üzüntünün bir duygu olduğu şekilde bir renktir.

الأسود الداكن هو اللون الذي يعبر عنه الحزن كمشاعر.

Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.

لكن اللون الأسود يدفع عقلك لإسقاط الطعام في الفراغ.

Bizim iki köpeğimiz var. Biri siyah ve diğeri beyaz.

لدينا كلبان أحدهما أسود والآخر أبيض.

Bu siyah pantolonlar ve bu kırmızı gömlekler ne kadar?

كم سعر هذه السراويل السوداء و هذه الأقمصة الحمراء؟

Afrika'da beyaz biriyle siyah biri arasında hiçbir fark yok.

في أفريقيا ليس هناك فرق بين الأبيض والأسود.

Kedim ve köpeğim var. Kedim siyah, köpeğim ise beyazdır.

أملك قطة وكلب. القطة سوداء و الكلب أبيض.

Bunu göstermek için bu, siyah ışık altında parlayan spreyi kullandım.

لإظهار ذلك، استخدمت بخاخة بسائل يلمع تحت الضوء الأسود

Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık

انظر ، لقد جعلنا الخلفية بيضاء لك ، جعلنا القميص أسود

Ulus, Vietnam'daki savaş yüzünden acı bir şekilde bölünmüştü, Siyah Amerikalılar hala

كانت الأمة منقسمة بشدة بشأن الحرب في فيتنام ، ولا يزال الأمريكيون السود يقاتلون من

Benim bir kedim ve bir köpeğim var. Kedi siyah ve köpek beyazdır.

أملك قطة وكلب. القطة سوداء و الكلب أبيض.

Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.

لكن عندما فتحت حنفية الحمام، خرج سائل أسود مليء بالفقاعات.