Translation of "Güç" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Güç" in a sentence and their arabic translations:

Güç, kuvvet ve umut.

القوّة، التشجيع والأمل.

Ayrıca bir güç kaynağı

إنه أيضًا مصدر من مصادر التمكين،

Burada tutunarak güç kaybediyorum.

‫لقد خارت قواي‬ ‫وأنا أتشبث هنا.‬

İyi dostlarımdan güç alırım.

‫وأستمد قوتي من أصدقائي الصالحين.‬

çünkü güç tüketicinin elinde.

لأن المستهلك في وضع قوة.

Artık güç dengesizliği kurulmuştu,

والآن، لقد اختل توازن القوى،

Tabii ki güç tatlıydı.

بطبيعة الحال، كانت السلطة لطيفة.

Yeni bir güç oluştu.

الذي حشد شعبه للحرب والغزو

O güç elindeyken bunu yapabilmek.

أن تفعل ذلك والقوة في يدك.

Bunlar hakkında konuşmak oldukça güç,

ويبدو الكثير من هذا صعبًا لقوله...

Güç iyileşmesine kronik yara denir.

إلا أنه فشل في الشفاء بشكل طبيعي

Güç, onların anladıkları tek dildir.

القوّة هي اللغة الوحيدة التي يفهموها.

Eğitim; seçenekler, uyum yeteneği, güç demek.

‫ويمكن أن يعني أيضا انخفاض الانبعاثات.‬

Olduğumuz noktayı etkileyecek güç hepimizde var,

إننا جميعًا أينما كنا لدينا سلطة وتأثير،

Anlaşılması güç olduğu için size okuyacağım.

سأقرأها لكم، لأن هذا معقد.

Ve en eski türden bir güç yaratmak.

وأن نستحضر قوة من أكثر الأنواع قدماً.

Bir güç gösterisi veya tacizcinin cinsel baskısı.

إما لفرط السلطة والقوة أو الكبت الجنسي.

Güç, kuvvet ve umut tekniklerini öğretmek için

ونقوم بتعليمهم هذه الوسائل البسيطة لإنقاذ الحياة

Peki sizce hangi atıştırmalık bize güç verir?

‫إذن، أي وجبة خفيفة ترى‬ ‫أنها ستمنحنا بعض الطاقة؟‬

Fakat aynı zamanda, destek ve güç vermek

ولكنه أيضاً تحدث عن الفخر

Aslında tam olarak bu bir güç gösterisiydi

في الواقع كان هذا عرضًا للقوة

- İnanması güç geldi.
- Ona inanmayı zor buluyorum.

يصعب عليّ تصديق ذلك.

Bunu yapma nedenim ise sahip olduğum süper güç.

والسبب الذي دفعني إلى ذلك هو قوتي الخارقة،

Bu iki kanat güç konusunda eşit olmadığı sürece,

فطالما أن هذين الجناحين غير متكافئين في القوة،

Gerçekten ama gerçekten algılaması çok güç bir olay

من الصعب حقًا إدراك ذلك.

çünkü bu teknik bilgileri bilmede depremi anlamamız biraz güç

لأنه من الصعب قليلاً فهم الزلزال في معرفة هذه المعلومات التقنية

... bu da bizi Maduro'nun son günlerdeki güç kaynağına götürüyor.

الأمر الذي يعيدنا إلى الاستيلاء الأخير لمادورو على السلطة

Benim için her zaman üç şey vardır. Ailemden güç alırım.

‫وهذه بالنسبة لي هي 3 أمور تبدأ بـ"أ".‬ ‫أستمد قوتي من أسرتي.‬

Bu yüzden kilo veriyor ve muazzam bir güç kaybına uğruyor.

‫لذا، فإنها تفقد وزنها‬ ‫وتفقد قدرًا هائلًا من قوتها.‬

Ki bu konsept kontrol etmek için sadece üç vat güç kullanıyor

والذي يستخدم 3 وات فقط من الطاقة للتحكم

İlerleme bizi yükselten gizemli bir güç veya bir tartışma platformu değil.

التقدم ليس قوة غامضة أو جدلية ترفعنا عاليا.

- Geç olması hiç olmamasından daha iyidir.
- Geç olsun da güç olmasın.

أن تأتي متأخرًا خيرٌ من ألا تأتي.

Prens III. Vasili döneminde, Moskova toprak ve güç olarak büyümeye devam etti

تحت Grand-Prius Vasili III ، واصلت موسكو النمو في الحجم والقوة.

Aya gidip gelirken üç astronot için yakıt, güç, kaynak ve yaşam alanı sağlayacaktı

سيوفر الوقود والطاقة والإمدادات ومساحة المعيشة لثلاثة رواد فضاء أثناء

1453 yılınca cami olmadığından ve aynı zamanda da güç gösterisi için camiye çevrilen Ayasofya

نظرًا لعدم وجود مسجد في عام 1453 وتحويله أيضًا إلى مسجد لعرض القوة ، آيا صوفيا

Önümüzdeki yıllarda Davout için sevgi dolu bir evlilik ve büyük bir güç kaynağı oldu.

لقد أثبت زواجًا محبًا ومصدرًا كبيرًا للقوة لدافوت في السنوات القادمة.

Büyük bir güç merkeziydi . Jomsvikingler efsanevi bir Viking paralı askerleri grubuydu ... bir onur koduyla

كانت Jomsvikings مجموعة أسطورية من مرتزقة الفايكنج ... رجال مختارين مرتبطين بميثاق

Askerî anlamda Gazze tamamen savunmasız. İsrail ordusunun güç gösterisi yapmak için bu bölgeyi seçmesinin sebebi bu.

من وجهة نظر عسكريّة، فإنّ غزّة منطقة عزلاء و لهذا يختارها الجيش الإسرائيلي لإبراز عضلاته.