Translation of "Tabii" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Tabii" in a sentence and their arabic translations:

Tabii.

حسناً.

Tabii!

بالتأكيد!

Tabii heceleyebilirseniz.

إذا كنت تستطيع تهجئتها

Tabii yakalayabilirse.

‫لكن عليها الإمساك بواحد أولًا.‬

Tabii ki.

بالتأكيد.

İçimden güldüm tabii.

ضحكت بداخلي طبعاً.

Tabii ki hayır.

بالتأكيد لا أحد.

"Tabii ki." dedi.

فقال "بالتأكيد".

tabii ki var.

بالطبع نحتاجه.

Tabii ki hallettik.

فأجبنا جميعًا:

Tabii fırsatlar da.

‫وفرصًا.‬

Ve tabii hayır dediler,

لذلك قالوا لا

Ben de "Ah tabii.

فقلت: "نعم.

Tabii ki, bu saçmalık.

بطبيعة الحال، هذا مزاح.

Taramasını aldı, tabii ki.

وقام، بالطبع، بإجراء الأشعة.

Tabii ki güç tatlıydı.

بطبيعة الحال، كانت السلطة لطيفة.

Destek de görüyorlar tabii.

‫كما تحصل أيضًا على المساعدة.‬

''Tabii evlat, sorun yok.''

"بالطبع يا فتى، لا مشكلة"

Erkek olacak tabii ki

بالطبع سيكون رجلاً

Ve tabii ki yaptılar.

وبطبيعة الحال ، فعلوا.

Tabii ki bu o.

أكيد، هذه هي.

- Tabii ki!
- Besbelli ki!

طبعاً!

Bir de bu vardı tabii.

فهذه الحقيقة.

Tabii şu sıralar çok değil.

ليس الكثير في هذه الأيام.

Sen içtin mi? Tabii ki.

هل كنت تشربها حقّاً؟ بالتأكيد.

Tabii her şey fotoğraf olmuyor.

لكنها لا تعمل كصورة.

Tabii ben de durumdan rahatsızdım.

حسنًا، لم أتقبل ذلك الأمر.

Kampüste yer yerinden oynamıştı tabii.

الحرم الجامعي جن جنونه.

Ben tabii bu değişimleri göremedim.

لم أكن هناك لرؤية ذلك التغيير،

Onu tabii ki özlüyorum. Ama...

‫إنني أفتقدها بالطبع.‬ ‫لكن…‬

Tabii ki bu bir şaka.

- بالطبع هي مزحة!
- إنها بالطبع مزحة!

- Elbette.
- Tabii ki.
- Besbelli ki!

- بالطبع.
- طبعاً.
- بالتأكيد.
- أكيد.

Ben tabii bunu yapacağım ama

وأنا طبعًا سأقوم بذلك، لكن ينتابني

Peşpeşe bana hayır dediler tabii ki.

وبالتالي، قابلوني بالرفض الدائم.

Bedensel bilgi, tabii ki seks anlamında.

وبالطبع، العلاقة الجسديّة تعني ممارسة الجماع.

Eski ekonomik model tabii ki doğru;

إذن، فالنظام الاقتصادي القديم مُحِق، بالتأكيد،

Hastam üzgündü tabii ama kabullendi de.

كانت حزينة، بالطبع، لكنها مستسلمة للقدر.

Çünkü o onu sevecek tabii ki

لأن ستحبها بالطبع

Beni dinleyen insanlardan, halâ dinliyorlarsa tabii,

أن هناك أشخاص سيستمعون إليّ -إذا لا زالوا يستمعون إليّ-

Otizmliler ve otizmsizler, tabii ki de.

وبالطبع المصابين بالتوحد والأصحاء.

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

بطبيعة الحال، سخر المعارضون السياسيون مني.

Kağıt üzerinde daha iyiydim tabii ki:

على الورق، بالطيع، أنا بحالة جيدة:

Tabii Yeni Dünya'daki domatesler henüz bulunmamışken

وبالطبع، لاوجود لبيتزا نابوليتانا المثالية...

Tabii ki bu sadece sınıflarda olmuyor.

وبالطبع، الأمر ليس فقط ما يحدث في الصفوف الدراسية.

Sonra hâllerine üzülürsünüz tabii, çocuklarınız sonuçta,

وبالتالي، تشعرون طبعًا بالأسى من أجلهم، فإنهم أطفالكم،

Ve tabii ki Vöggr hemen öldürülüyor.

وبالطبع Vöggr قتل على الفور.

- Evet, elbette.
- Evet, tabii ki de.

نعم، بالطبع.

tabii ki bu durum aile şereflerini lekeleyecekti.

لأن ذلك بالطبع سيجلب لهم العار.

Tabii ki bunların çoğu şaka yollu ama

بالطبع، أغلبها سخرية

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

وبالطبع أعني بـ"تراثنا"، تراث البشرية أجمع.

Ve tabii ilişkilendirmeler nedene kanıt teşkil etmiyor.

وبالطبع، فإن الارتباط لا يدل على السبب.

Tabii çocukluk saflığımla birinden birini seçeceğimi zannettim.

لسذاجتي، ظننت أن بإمكاني الاختيار.

Biraz barut kullanıp kapıyı patlatmadığım sürece tabii.

‫ما لم أستخدم بعض البارود‬ ‫وأحاول تفجير المخرج.‬

tabii bir de tüm dünyadan insanlar var.

ويوجد في المطبخ أناسٌ من كلّ أرجاءِ العالم

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

بالطبع السؤال هو، لماذا يحدث هذا؟

Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.

لكن الصور هي بالتأكيد أكثر من مجرد رموز رسومية.

Tabii ki Çin bu alternatifin var olduğu

بالطبع، الصين ليست المكان الوحيد حيث يوجد هذا الوقود البديل،

Tabii bu durumu daha iyi hâle getirmiyor.

لا يحسن الوضع، أليس كذلك؟

Tabii, yaşlılar için tuvaletli bir cep telefonu.

صحيح، هواتف نقّالة مع مراحيض للرجال المسنّين.

Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;

بالطبع، إن الاتفاق على ارتفاع برج إيفل أسهل بكثير

Gülüyor tabii bir taraftan ben de gülüyorum

تضحك بالطبع أنا أيضا أضحك

Hastalığımız varsa tabii ki de tedavi olalım

إذا كان لدينا المرض ، بالطبع ، فلنُعالج

Amerikalı yetkililer salak mı? İnanmıyor tabii ki

هل المسؤولين الأمريكيين أغبياء؟ بالطبع لا يؤمن

Boksun tehlikeli bir spor olduğunu tabii ki biliyoruz.

وبالطبع نعلم أن أن الملاكمة هي رياضة خطرة

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

وأنت ستجاوب،"نعم كان يوماً جيداً"

Aklınızdan, ''Ya ya tabii,bunu önceden de biliyordum''

بعضكم يقول،"نعم، أنا أعلم هذا مسبقاً."

Benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.

لشرح موضوع التأمل.

Şırnak'a git dedi tabii ki savcı olacaksın, dedi.

وقالت على الفور أذهب إلى شرناق بالطبع وأصبح المدعي العام.

Yani Taşikardi'de dans etmeyebilir tabii büyükannemiz, yani normal.

أعني ويمكن أن جدتنا لا تستطيع الرقص في Taşikardi، طبيعي جدا.

RH: Tabii ki bu büyük bir sembol, tatil,

ر.ه: بالتأكيد، هذا يُعد شئ رمزي،الإجازة،

Ne biçim bir soru! Tabii ki seviyorum onu.

يا له من سؤال. أكيد أنا أحبه.

Ve, tabii, bağ olmadan seks yapmak zordur, değil mi?

وبالطبع فإنه من الصعب أن تمارس الجنس إذا كنت تفتقر للتواصل بالشر، أليس كذلك؟

Tabii bu uzman cerraha bağlı, ama kendi orada değil.

الأمر متروك للجراح المشرف لكنه لم يصل بعد.

Ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,

ولكنني رغبتُ أن أترك وشأني في منزلٍ جميل

Ve tabii biliyorsunuz bu süreçte seçim kampanyalarında mitingler gerçekleşiyor

وبالطبع كما تعرفون، تٌقام اجتماعات للحملات الخاصة بهذه العملية الانتخابية

- Ne yapmak istersen yapabilirsin tabii ki de.
- Ne yapmak isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.
- Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz, elbette.

بالطبع، تستطيع ان تفعل ما تشاء.

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

‫تلتقط الإشارات الحرارية للمناظر...‬ ‫وما فيها من حيوانات.‬

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

بالطبع هناك الكثير من الناس الذين يعيشون وحدهم وليسوا وحيدون

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

وبطبيعة الحال أجبتهم بنعم، لأنني أعني أن كوستاريكا جميلة.

Tabii başka sebepler de vardı. Bu nedenle Pando şehrini ele geçirmek üzere ilerledik.

إضافةً إلى أهدافنا الأخرى. لهذا بدأنا بالاستيلاء على مدينة "باندو".

Sen çok da önemli değil dersen o insanlar tabii ki de ciddiye almaz

بالطبع ، إذا قلت أنه لا يهم ، فإن الناس لا يأخذونها على محمل الجد.