Translation of "Kaynağı" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Kaynağı" in a sentence and their arabic translations:

Besin kaynağı budur

هذا هو مصدر الغذاء

Ayrıca bir güç kaynağı

إنه أيضًا مصدر من مصادر التمكين،

Yenebilirler, protein kaynağı olur.

‫لا بأس من أكلها،‬ ‫بها بعض البروتينات.‬

Bir huzur ve mutluluk kaynağı yaratıp

مصدر للسلام ومصدر للسعادة

Kaynağı daha verimli kullanmayı mümkün kılması.

تشمل الكفاءة في استعمال المصادر

Sizlere ilham kaynağı hayvanımdan bahsetmeye geldim:

أنا هنا لأحدثكم عن حيواني المتأمِل:

Oysaki Ay'ın tek ışık kaynağı Güneş'ti

ومع ذلك ، فإن مصدر الضوء الوحيد للقمر هو الشمس

çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar.

مع دعم طاقم العمل بتأدية عملهم.

Bu genelde bir yiyecek kaynağı bulduklarını gösterir.

‫وعادة ما تكون هذه علامة‬ ‫على أنها عثرت على مصدر للغذاء.‬

Bir ışık kaynağı olmadan  mahsur kalmak istemeyiz.

‫ولا نريد أن نضل الطريق‬ ‫من دون مصدر للإضاءة.‬

Ancak benim için bir nevi ilham kaynağı.

لكن بالنسبة لي، فهي تمثل نوعاً من الإلهام.

O kaynağı idare eden belli bir topluluk

ومجتمع محدد يدير ذلك المورد،

Bu genelde bir yiyecek kaynağı buldukları anlamına gelir.

‫وعادة ما تكون هذه علامة‬ ‫على أنها عثرت على مصدر للغذاء.‬

Ve bu genelde bir yiyecek kaynağı bulduklarının işaretidir.

‫وعادة ما تكون هذه علامة‬ ‫على أنها عثرت على مصدر للغذاء.‬

Bu hem ateş hem de ısı kaynağı olacak

‫ستكون هذه هي مصدر النيران والحرارة‬

Sizce hangi meşale en iyi ışık kaynağı olur?

‫أي شعلة ستكون في رأيك ‬ ‫المصدر الأمثل للإضاءة؟‬

Bizi hasta eden virüslerin birçoğunun kaynağı esasında hayvanlar.

الكثير من الفيروسات التي تصيبنا ، تنشأ بالأصل في الحيوانات.

Japonya'da, Ōmukade adındaki dev kırkayak efsanesine ilham kaynağı olmuştur.

‫في "اليابان"، أُلهمت من قبل أسطورة‬ ‫الحريشة العملاقة التي تدعى "أوماكادي".‬

Su kaynağı bulduğunuzda yiyecek bir şeyler de bulacaksınız demektir.

‫لذا عندما تجد مصدراً للماء،‬ ‫لا بد وأن تجد طعاماً للأكل.‬

Bu, hayatta kalmak isteyenler için harika bir yiyecek kaynağı.

‫وهذا بالنسبة للناجي،‬ ‫مصدر غذاء ممتاز.‬

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

تتعامل المدارس ذات الموارد المنخفضة مع تجيهزات أقل جودة،

Size ne kadar büyük bir esin kaynağı olduğunuzu söylemeye başlıyorlar.

ويصرّحون لك؛ أنت ملهمٌ للآخرين.

Ve araştırmacılar bu kişinin tüm bu enfeksiyonların kaynağı olduğunu söylüyor...

قال الباحثون أن هذا المريض الأول كان مصدر كل هذه الإصابات.

Balkanlardan gelecek saldırılar için ek gelir kaynağı ve insan gücü demekti.

للحملات المستقبلية في البلقان

Hayata karşı bakış açısı umarım bizler için de bir ilham kaynağı olmuştur

آمل أن يكون منظور الحياة مصدر إلهام لنا أيضًا

Okulun hiçbir kaynağı yoktu, bir spor salonu ve bir beden eğitimi hocası vardı.

حيث لا توجد موارد: صالة ألعاب رياضية واحدة، ومعلمة تربية رياضية واحدة.

Önümüzdeki yıllarda Davout için sevgi dolu bir evlilik ve büyük bir güç kaynağı oldu.

لقد أثبت زواجًا محبًا ومصدرًا كبيرًا للقوة لدافوت في السنوات القادمة.