Translation of "Annesi" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Annesi" in a sentence and their arabic translations:

Annesi ile babasının

وتخبرني عن المرة

Annesi bağırmaya başladı.

بدأت أمها الصراخ.

Sami'nin annesi Müslüman'dı.

كانت أمّ سامي مسلمة.

Onun annesi olacağımı biliyordum.

علمت أنه يفترض بي أن أكون أمها.

Annesi ve ben evlenmedik.

لم أتزوج أنا وأمها أبدا.

Şimdi annesi ile yaşıyor.

حاليا تعيش مع أمها.

Tom'un annesi değil misin?

ألستِ والدة توم؟

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

تذهب أم ليلى لتسلق الصخور،

Annesi ve Priya yalnız yaşıyorlardı.

كانتا تعيشان وحيدتين.

annesi ile birlikte ödev yaptığını,

وكيف تقوم مع أمها بعمل الواجبات المنزلية

Onun annesi bir mektup yazıyor.

تكتب أمها رسالةً.

Onun annesi bir okul öğretmeniydi.

كانت أمها مدرّسة.

Sami'nin annesi onu öldürmeye çalıştı.

حاولت أمّ سامي أن تقتله.

Sami, annesi intihar ettiğinde oradaydı.

كان سامي حاضرا عندما انتحرت والدته.

Fadıl'ın annesi onu bütün kalbiyle seviyordu.

كان أمّ فاضل تحبّ إبنها من صميم قلبها.

Fadıl'ın annesi onun gibi şeyleri sever.

إنّ أمّ فاضل تحبّ أشياء كهذه.

Fakat eve geldiği ve annesi ile babasının

لكن سارة لا تتذكر

Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.

‫حين عادت الأم،‬ ‫كانت الحضانة قد اجتمعت مجددًا.‬

Rosa, annesi ve kız kardeşi Sao Paulo'dadırlar.

قال الدكتور ان لا احد يعرفه

Sami'nin annesi o kadınla en iyi arkadaştı.

كانت أمّ سامي أعزّ صديقة لتلك الامرأة.

annesi her hafta yiyecek için on dolar birktirirmiş,

وأمها تحفظ عشر دولارات كل أسبوع للطعام -

Ve günlük ücret kazanan büyük annesi tarafından büyütülüyor.

وجدتها التي تجني قوتها يوميًا.

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

‫عليها الدفاع عن نفسها‬ ‫أثناء انشغال أمها بالصيد.‬

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

‫لكن قريبًا، لن تكون موجودة لحمايته.‬

Ben çocuğun annesi olduğum için o benimle yaşamalı.

- لأنني أمّ الطفل عليه العيش معي.
- لأنني أمّ الطفلة عليها العيش معي.

Fadıl'ın annesi onu iyi bir çocuk olarak nitelendirdi.

وصفت أمّ فاضل ابنها أنّه فتى جيّد.

Fakat annesi Priya'yı sokakta tek başına ve yemeksiz bıraktı

لكن والدة "بريا" تركتها في الشاّرع وحيدة دون أكل،

Sebastian'ın büyük annesi Navarra'da hakimlik görevini üstlenen ilk kadındı.

جدة سيباستيان كانت من أول النساء اللواتي تقلدن منصب قاضية في نافارا.

Louis-Alexandre Berthier, Paris'ten 16 mil uzaklıkta, Versailles'da doğdu. Annesi

لويس الكسندر برتييه في فرساي ، على بعد 10 أميال من باريس. خدم

Fakat o Meryem İsa'nın annesi olan Meryem değil karıştırmayalım dikkat edelim

ولكن احذر من الخلط بين كونها مريم أم يسوع.

Hac baba işadamı Homsi adam ve doktor Fawaz Akhras ve annesi

الحاج والدها رجل الاعمال الحمصي والطبيب فواز الاخرس والدتها هي

Ona bir şey öğretecek bir annesi ya da babası yok. Tek başına.

‫ليس لديها أم أو أب ليعلّماها أي شيء.‬ ‫إنها بمفردها.‬