Translation of "Salí" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Salí" in a sentence and their turkish translations:

Salí.

Ben ayrıldım.

Salí con Mary.

Mary'yle dışarı çıktım.

No, no salí.

Hayır, ben dışarı gitmedim.

Salí en bicicleta.

Ben bisikletle dışarı gittim.

Salí del taxi.

Ben taksiden çıktım.

Cuando salí, estaba despejado.

Evden ayrıldığımda gökyüzü açıktı.

Salí a buscar comida.

Yemek bulmak için çıktım.

Salí con mis amigos.

Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.

Salí con mi amigo.

Arkadaşımla dışarı çıktım.

El domingo pasado no salí.

Ben geçen Pazar dışarı çıkmadım.

Salí volando de mi casa.

Ben evimden dışarı koştum.

- Salte.
- Sal.
- Salí.
- Salid.
- Salgan.

Defol.

Salí corriendo de la casa.

- Evin dışına koştum.
- Evden dışarı koştum.

Me salí de la película.

Sinemadan çıktım.

Una vez salí en televisión.

Birkeresinde televizyona çıktım.

Llame quien llame, dile que salí.

Kim ararsa arasın, ona dışarıda olduğumu söyle.

Me salí del equipo de béisbol.

Beyzbol takımından çıkarıldım.

Salí temprano para no llegar tarde.

Geç kalmamak için erken ayrıldım.

Salí sobre las dos y media.

2.30 civarında ayrıldım.

Salí de casa a las siete.

Ben yedide evden ayrıldım.

Salí corriendo y cogí un taxi.

Dışarı koştum ve bir taksiye bindim.

- Salí corriendo a ver que estaba pasando.
- Yo salí corriendo a ver que estaba pasando.

Neler olduğunu görmek için dışarı fırladım.

Dile que salí a quienquiera que llame.

Kim telefon ederse etsin, ona dışarıda olduğumu söyle.

Ayer salí de la casa sin desayunar.

Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.

Salí a pesar de que estaba lloviendo.

Yağmur yağmasına rağmen dışarı çıktım.

No quería resfriarme, así que no salí.

Üşütmek istemedim, bu nedenle dışarı çıkmadım.

Salí de Japón hace diez años atrás.

On yıl önce Japonya'dan ayrıldım.

Salí temprano, así pudiera conseguir un buen asiento.

Erken çıktım böylece iyi bir koltuk alabildim.

Salí y vi a Tom en la puerta.

Dışarı gittim ve kapıda Tom'u gördüm.

- ¡Salí de acá rápidamente!
- ¡Rápido, sal de aquí!

Çabuk buradan dışarı çık!

Sea quien sea quien venga, dile que salí.

Kim gelirse gelsin, ona dışarıda olduğumu söyle.

Le encargué el resto a él y salí.

Artanını ona bıraktım ve dışarı çıktım.

Porque cuando salí de la habitación de esa madre,

Çünkü o annenin odasından çıktığımda

Salí de casa pronto para no perder el tren.

Treni kaçırmayayım diye evden erken çıktım.

Una vez salí en televisión, pero nadie me cree.

Bir keresinde televizyona çıkmıştım ama kimse buna inanmıyor.

Salí pronto del trabajo y volví directo a casa.

İşten erken çıktım ve doğruca eve gittim.

Sintiendo la casa sacudirse, yo salí corriendo a la calle.

Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.

Cuando salí de casa esta mañana, Tom todavía estaba durmiendo.

Bu sabah evden ayrıldığımda, Tom hala uyuyordu.

Empezó a llover cinco minutos después que salí de casa.

Evden ayrıldıktan beş dakika sonra yağmur yağmaya başladı.

Y salí a los escalones del tribunal, y había una tormenta mediática.

Adliyenin basamaklarından inerek çıktığımda bir basın fırtınası vardı.

Millonario idiota y salí del pueblo a la ciudad en su película

salak milyoner ve köyden indim şehire filminde

- Sal de la sala.
- Sal de la habitación.
- Salí de la habitación.

Odayı terk et.

No salí a ningún lado porque tú me dijiste que no lo hiciera.

Çıkmamamı söylediğin için hiç dışarı çıkmadım.

Cuando salí de la cárcel, lo primero que compré fue un auto económico.

Hapisten çıktığımda, aldığım ilk şey bir ekonomi arabasıydı.

Cuando salí de la cárcel, no tenía intención de volver a cometer otro crimen.

Hapishaneden çıktığımda başka bir suç işlemeye niyetim yoktu.

Me gustó lo que compró Tom, así que salí y me compré uno para mí.

Tom'un aldığı şeyden hoşlandım, bu yüzden dışarı çıktım ve kendim için bir tane aldım.

- Hace diez años que dejé Japón.
- Han pasado diez años desde que salí de Japón.

Japonya'dan ayrılalı on yıl oldu.

Cuando salí de la cárcel, lo primero que quise hacer fue comer en mi restaurante favorito.

Hapisten çıktığımda, yapmak istediğim ilk şey benim favori restoranda yemek yemekti.

- Al salir de la estación vi a un hombre.
- Cuando salí de la estación de trenes vi a un hombre.

Tren istasyonundan ayrıldığımda bir adam gördüm.