Translation of "Partido" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Partido" in a sentence and their turkish translations:

¿Viste el partido?

Maçı izledin mi?

Ganamos el partido.

Biz maçı kazandık.

Entonces un partido político

daha sonrasında ise bir siyasi partinin

El partido me agotó.

Oyun beni çok yordu.

¿Te gustó el partido?

Oyundan hoşlandın mı?

¿Cuándo empieza el partido?

Maç ne zaman başlıyor?

Hemos ganado un partido.

Biz sadece bir oyun kazandık.

- Ella pertenece al Partido Democrático.
- Ella milita en el Partido Democrático

O, demokratik parti üyesidir.

- Tengo dos entradas para el partido.
- Tengo dos tiquetes para el partido.

Maç için iki tane biletim var.

- Mañana hay un partido de fútbol.
- Hay un partido de fútbol mañana.

Yarın bir futbol maçı var.

- Mañana es el partido de fútbol.
- El partido de fútbol es mañana.

Futbol oyunu yarın.

Formaron un nuevo partido político.

Yeni bir siyasi parti kurdular.

El partido siempre tiene razón.

Parti her zaman haklıdır.

El partido terminó sin goles.

Maç golsüz bitti.

Juguemos un partido de béisbol.

Beyzbol oyunu oynayalım.

Empezaremos el partido cuando llegue.

O geldiğinde, maça başlayacağız.

Afortunadamente, él ganó el partido.

Neyse ki, o oyunu kazandı.

¿Quién ha partido el pastel?

Keki kim kesti?

Mi equipo ganó el partido.

- Benim takım maçı kazandı.
- Takımım maçı kazandı.

- ¿Qué tal fue el partido de hoy?
- ¿Qué tal el partido de hoy?

Bugünkü oyun nasıldı?

- ¿Querés que vayamos juntos a ver el partido?
- ¿Quieres que veamos el partido juntos?

Maçı birlikte izlemek ister misin?

Aprenderemos cómo sacarles partido al máximo.

onlardan en iyi şekilde yararlanmayı öğrenebiliriz.

El partido se jugará aunque llueva.

Yağmur yağsa bile oyun oynanacak

Fue un partido emocionante de béisbol.

Bu gerçekten heyecan verici bir beyzbol maçıydı.

Mañana es el partido de fútbol.

Yarın futbol maçı.

¿Cuánto dura un partido de baloncesto?

Bir basketbol maçı ne kadar sürer?

Ayer jugamos un partido de béisbol.

Dün beyzbol oynadık.

El partido todavía se está jugando.

Oyun hâlâ oynanıyor.

No pueden haber perdido el partido.

Onlar oyunu kaybetmiş olamazlar.

Nuestro partido de fútbol será pospuesto.

Futbol oyunumuz ertelenecek.

El partido del domingo será decisivo.

Pazar günkü maç çok önemli olacak.

Tengo dos tiquetes para el partido.

Maç için iki tane biletim var.

Nuestro equipo perdió el primer partido.

Takımımız ilk oyunu kaybetti.

El resultado del partido es incierto.

- Oyunun sonucu belirsiz.
- Oyunun sonucu şüpheli.
- Maçın sonucu kuşkulu.

El partido demócrata necesita importantes reformas.

Demokrat Partinin büyük reforma ihtiyacı var.

Fuimos a un partido de hockey.

Biz bir hokey oyununa gittik.

Ellos manipularon el partido de futbol.

Onlar futbol maçında şike yaptılar.

Mañana hay un partido de fútbol.

Yarın bir futbol maçı var.

¿Qué equipo ha ganado el partido?

Maçı hangi takım kazandı?

Que comenzaron a atacar al Partido Comunista,

Komünist Parti'ye, Yahudilere

Gracias a su estupidez, perdimos el partido.

Aptallığın sayesinde, maçı kaybettik.

Si llueve mañana, el partido será aplazado.

Yarın yağışlı olursa maç ertelenir.

Ningún equipo jugó bien en el partido.

Oyunda hiçbir takım iyi oynamadı.

No importa qué equipo gane el partido.

Oyunu hangi takımın kazanacağı önemli değil.

El equipo está listo para el partido.

Takım oyuna hazır.

El partido se jugará incluso si llueve.

Yağmur yağsa bile oyun oynanacak.

Contuvo el aliento mientras miraba el partido.

Maçı izlerken nefesini tuttu.

Todos están ansiosos por ver el partido.

Herkes oyunu izlemeye can atıyor.

Ahora José es un miembro del partido.

Joseph artık partinin bir üyesidir.

No se puede curar un corazón partido.

Sen kırık bir kalbi onaramazsın.

Vamos a echar un partido de tenis.

Bir tenis maçı yapalım.

El partido comienza a las 2 p.m.

Oyun 14.00'te başlar.

Dentro de una hora empezará el partido.

- Oyun bir saat içinde başlayacak.
- Maç bir saat içinde başlayacak.

Jugué un partido de tenis con él.

Onunla bir tenis maçım vardı.

Él disfrutó viendo el partido de béisbol.

Beyzbol oyunu izleyerek keyf aldık.

El partido final no fue tan emocionante.

Final maçı çok heyecan verici değildi.

Tom hizo el primer gol del partido.

Tom maçın ilk golünü attı.

Él habló de la unidad del partido.

O, parti birliği hakkında konuştu.

Vimos un partido de béisbol en televisión.

Televizyonda bir beyzbol oyunu izledik.

- El partido de fútbol se jugará, incluso si llueve.
- El partido de fútbol se jugará aunque llueva.

Futbol maçı yağmur yağsa bile oynanacak.

Se retrasó el partido debido a la nieve.

Maç kar nedeniyle ertelendi.

El partido fue cancelado debido a la lluvia.

Oyun yağmur yüzünden iptal edildi.

Betty me desafió a un partido de tenis.

Betty bir tenis oyununda bana meydan okudu.

¿Qué te parece ir a ver el partido?

Oyunu izlemeye gidelim mi?

El partido se puso cada vez más emocionante.

Oyun gittikçe daha heyecan verici oldu.

Su solicitud para unirse al partido fue rechazada.

Partiye katılmak için olan başvurusu reddedildi.

El partido de fútbol atrajo una gran multitud.

Futbol oyunu büyük bir kalabalığı cezbetti.

El Partido Socialista le preparó como candidato presidencial.

Sosyalist parti onu başkan adayı olarak yetiştirdi.

El equipo estaba bastante nervioso antes del partido.

Ekip maçtan önce oldukça gergindi.

Vi un partido de tenis por la tele.

Televizyonda bir tenis maçı izledim.

- Que comience el juego.
- Que comience el partido.

Oyun başlasın.

Vimos el partido de fútbol por la tele.

TV'de futbol maçı izledik.

Él era el más fuerte. Ganó el partido.

En güçlüsü oydu. Maçı o kazandı.

El partido de fútbol está siendo transmitido ahora.

- Futbol oyunu şu an yayında.
- Futbol maçı şu anda yayınlanıyor.

El partido fue interrumpido debido a una tormenta.

Sağanak yağmur nedeniyle maç durduruldu.

El resultado del partido depende de su desempeño.

Oyunun sonucu onun performansına bağlı.

Ayer fui a ver el partido de béisbol.

Ben dün beyzbol oyununu görmeye gittim.

Manchester United ganó el partido cuatro a dos.

Manchester United maçı 4-2 kazandı.

El partido fue aplazado hasta la siguiente semana.

Oyun gelecek haftaya kadar ertelendi.

El partido se anuló por el mal tiempo.

Hava koşullarından dolayı maç iptal edildi.

El tema de la inflación dividió al partido.

Enflasyon sorunu partiyi böldü.

¿Viste el partido de fútbol por la tele?

Televizyondaki futbol maçını izledin mi?

¿Querés que vayamos juntos a ver el partido?

- Birlikte oyuna gitmemizi ister misin?
- Birlikte maça gitmemizi ister misin?

Aplazamos el partido de béisbol por dos días.

Biz iki gün için beyzbol oyununu erteledik.

Creo que podemos ganar el partido de hoy.

- Sanırım bugünkü maçı kazanabiliriz.
- Sanırım bugünkü oyunu kazanabiliriz.

Mientras que el partido gobernante rechazó a los miembros

iktidar partisi üyeleri reddetmişken

Si llueve mañana, el partido de béisbol será suspendido.

Yarın yağmur yağarsa beyzbol maçı ertelenir.

¿Quieres ver el partido de béisbol por la tele?

TV'de beyzbol oyunu izlemek ister misin?

La organización no está conectada con ningún partido político.

Organizasyon herhangi bir siyasi partiyle bağlantılı değildir.

- Probablemente gane el partido.
- Él ganará probablemente la partida.

O, muhtemelen oyunu kazanacak.