Translation of "Pareció" in Turkish

0.052 sec.

Examples of using "Pareció" in a sentence and their turkish translations:

- Me pareció muy divertido.
- Me pareció muy divertida.

- Sanırım o çok komikti.
- Bunu çok eğlenceli olduğunu düşündüm.

Tom pareció derrotado.

Tom başarısız görünüyordu.

Me pareció muy evocador.

beni büyüledi.

¿Qué te pareció la fiesta?

Partiyi beğendin mi?

El libro me pareció aburrido.

Kitabı sıkıcı buldum.

Su comportamiento nos pareció infantil.

- Biz onun davranışını çocuksu olarak saydık.
- (Davranışını) çocukluğuna verdik.

Me pareció como un sueño.

Benim için bir rüya gibi görünüyordu.

A ella le pareció guapo.

O, onu yakışıklı buldu.

El libro me pareció muy interesante.

Kitabı çok enteresan buldum.

La excursión me pareció muy educativa.

Saha gezisini çok eğitici buldum.

Esta película me pareció muy interesante.

Bu filmi çok ilginç buldum.

A ella le pareció muy importante.

O onu çok önemli buldu.

A Tom Mary le pareció interesante.

Tom, Mary'yi ilginç buldu.

A él no le pareció divertido.

O bunun komik olduğunu düşünmedi.

A ella no le pareció divertido.

- Onun eğlenceli olduğunu düşünmedi.
- Bunun komik olacağını düşünmemişti.

Simplemente me pareció ser lo correcto.

O sadece yapılması gereken doğru şey gibi görünüyordu.

La pregunta me pareció muy fácil.

Soruyu çok kolay buldum.

A Sami le pareció una tontería.

Sami bunu saçma buldu.

A nadie más pareció causarle gracia.

Başka hiç kimse eğleniyor gibi görünmüyordu.

¿Qué te pareció el concierto de Linda?

Linda'nın konserini nasıl buldun?

El anciano pareció sorprendido por las noticias.

Yaşlı adam habere şaşırmış görünüyordu.

Pareció muy sorprendido cuando se lo comenté.

Ben ona ondan bahsettiğimde o çok şaşırmış görünüyordu.

Me pareció difícil de usar la máquina

Ben, makineyi kullanmayı zor buldum.

Me pareció muy interesante la nueva revista.

Yeni dergiyi çok ilginç buldum.

En ese momento me pareció una buena idea.

O zaman onun iyi bir fikir olduğunu düşündüm.

Me pareció oir a alguien golpeando la pared.

Birinin duvara vurduğunu duyduğumu sandım.

Tom no pareció entender lo que había pasado.

Tom ne olduğunu anlıyor gibi görünmüyordu.

Me pareció escuchar a alguien tocar un banyo.

Birinin banjo çaldığını duyduğumu sandım.

- ¿Cómo encontraste mi casa?
- ¿Qué te pareció mi casa?

Evimi nasıl buldun?

- Ella pareció estar muy sorprendida.
- Ella parecía muy sorprendida.

Çok şaşırmış görünüyordu.

- A Tom no pareció afectarle.
- Tom no parecía perturbado.

Tom soğukkanlı görünüyor.

Al principio me pareció una idea de fuerte impronta futurista,

Gerçekten etkileyici, fütüristik bir fikir olduğunu sanmıştım

A los estudiantes el examen final les pareció muy fácil.

- Öğrenciler final sınavını çok kolay buldu.
- Öğrenciler için final sınavı çocuk oyuncağıydı.

- Me pareció un niño brillante.
- Le encontré un niño brillante.

Ona parlak bir oğlan buldum.

- ¿Qué te pareció la película?
- ¿Qué te ha parecido la película?

Filmi nasıl buldunuz?

- El trabajo me pareció muy interesante.
- Encontré muy interesante el trabajo.

- İş çok ilgimi çekti.
- İşi çok ilginç buldum.

- Creo que reconocí tu coche.
- Me pareció haber visto tu coche.

Arabanı tanıdığımı sanıyordum.

Todavía no me has dicho qué te pareció mi representación de ayer.

Dünkü performansımı nasıl bulduğunu hâlâ söylemedin.

- Su última novela me resultó interesante.
- Su última novela me pareció interesante.

Onun en son romanını ilginç buldum.

Ella le contó un chiste, pero a él no le pareció gracioso.

O ona bir fıkra anlattı fakat o komik olduğunu düşünmedi.

Tom pareció bastante sorprendido cuando oyó que Mary y John se habían casado.

Tom, Mary ve John'un evlendiğini duyduğunda oldukça şaşırmış görünüyordu.

Tom claramente pareció disfrutar de la fiesta de la noche del viernes pasado.

Tom kesinlikle geçen cuma gecesi partiden hoşlanıyor gibi görünüyordu.

Me pareció que fue un error ir a hablar con Tom acerca de eso.

Onun hakkında Tom'la konuşmaya gitmenin bir hata olduğunu düşündüm.

Ella le aconsejó que fuera allí solo, pero a él no le pareció un buen consejo.

O ona oraya tek başına gitmesini tavsiye etti fakat o onun iyi bir tavsiye olduğunu düşünmüyordu.

Ayer me convertí en Dios, pero me pareció algo aburrido, de modo que hoy me he convertido en diablo.

Dün bir tanrı oldum, fakat bunu biraz sıkıcı buldum ki bugün bir şeytan oldum.