Translation of "Aburrido" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Aburrido" in a sentence and their turkish translations:

Aburrido.

Sıkıcı.

- Esto es aburrido.
- Es aburrido.

Bu sıkıcı.

- Tom es aburrido.
- Tom está aburrido.

Tom sıkıcıdır.

Pareces aburrido.

Sıkılmış görünüyorsun.

¡Qué aburrido!

Sıkıcı!

Estaba aburrido.

Sıkıldım.

- Tom se ve aburrido.
- Tom parece estar aburrido.

Tom sıkılmış görünüyor.

- Este video es aburrido.
- Este vídeo es aburrido.

Bu video sıkıcı.

Esto es aburrido.

Bu sıkıcı.

Él parece aburrido.

- O sıkılmış görünüyor.
- Sıkılmış görünüyor.

Es extremadamente aburrido.

Bu akılalmaz derecede sıkıcı.

¿Estás aburrido aquí?

Burada sıkıldın mı?

Tom está aburrido.

Tom sıkılıyor.

Estoy tan aburrido.

Çok sıkıldım.

¿No es aburrido?

O sıkıcı değil mi?

Facebook es aburrido.

Facebook sıkıcı.

Estoy aburrido, también.

Ben de sıkıldım.

Tom estaba aburrido.

Tom sıkıldı.

Ahora estoy aburrido.

Şu an sıkılıyorum.

Esperar es aburrido.

Beklemek sıkıcıdır.

Tú estás aburrido.

- Sen sıkıcısın.
- Sıkıcısın.

Ya estoy aburrido.

- Zaten sıkıldım.
- Çoktan sıkıldım.

Es muy aburrido.

Bu çok sıkıcı.

Pareces estar aburrido.

Sen sıkılmış görünüyorsun.

- Aprender lenguas extranjeras es aburrido.
- Es aburrido aprender lenguas extranjeras.

Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.

El público parecía aburrido.

Seyirci sıkılmış görünüyordu.

Esto es tan aburrido.

Bu çok sıkıcı.

El teatro es aburrido.

Tiyatro sıkıcıdır.

El colegio es aburrido.

Okul sıkıcı.

Mi trabajo es aburrido.

İşim sıkıcı.

- Soy aburrido.
- Soy aburrida.

Ben sıkıcıyım.

- Estoy aburrido.
- Me aburro.

- Sıkıldım.
- Canım sıkılıyor.

Este sitio es aburrido.

Bu yer sıkıcıdır.

Estoy aburrido de Boston.

Boston'dan sıkıldım.

El golf es aburrido.

Golf sıkıcıdır.

Probablemente estás muy aburrido.

Muhtemelen çok sıkılmışsın.

No estás aburrido ¿verdad?

Sıkılmıyorsun, değil mi?

Tom no es aburrido.

Tom sıkıcı değil.

Tengo un trabajo aburrido.

Sıkıcı bir işim var.

Estaba aburrido y solo.

Ben sıkılmış ve yalnızdım.

Estaba aburrido de las lecciones.

Derslerden de sıkılmıştı

Es aburrido quedarse en casa.

Evde durmak sıkıcıdır.

Solo estoy un poco aburrido.

Yalnızca biraz sıkıldım.

Hoy es un día aburrido.

Bugün sıkıcı bir gündür.

Si está aburrido, me devuelvo.

Bu sıkıcı olursa eve giderim.

Esto es lento y aburrido.

O yavaş ve sıkıcı.

Aprender lenguas extranjeras es aburrido.

- Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.
- Yabancı diller öğrenmek sıkıcıdır.

Nunca dije que fueras aburrido.

Sıkıcı olduğunu hiç söylemedim.

El libro me pareció aburrido.

Kitabı sıkıcı buldum.

Hoy ha sido extremadamente aburrido.

Bugün son derece sıkıcı oldu.

Estar enferma es muy aburrido.

Hasta olmak çok sıkıcı.

Quedarse en casa es aburrido.

Evde kalmak sıkıcıdır.

Parecer aburrido porque es muy importante

bakın sıkılmayın çünkü çok önemli

- Estoy aburrido.
- Me aburro.
- Me aburrí.

Sıkıldım.

Él estuvo aburrido todo el día.

O, bütün gün sıkıldı.

Hacer los deberes es tremendamente aburrido.

Ödev yapmak oldukça sıkıcı.

Mi padre es viejo y aburrido.

Babam yaşlı ve sıkıcı.

Él estaba aburrido de su familia.

O, ailesinden sıkıldı.

Tom dijo que estaba muy aburrido.

Tom çok sıkıldığını söyledi.

Si estás aburrido, puedes contribuir a Tatoeba

Eğer sıkıldıysan, Tatoeba'ya katkıda bulunabilirsin.

- Este pueblo es aburrido.
- Este pueblo aburre.

Bu köy sıkıcı.

El discurso de Tom era muy aburrido.

Tom'un konuşması çok sıkıcıydı.

- Este juego es aburrido.
- Este juego aburre.

Bu oyun sıkıcı.

- ¿Estás aburrido?
- ¿Te aburres?
- ¿Te estás aburriendo?

Sıkıldın mı?

- Los pescadores piensan que no es aburrido hacer footing.
- Los pescadores piensan que no es aburrido hacer jogging.

Balıkçılar koşmanın sıkıcı olmadığını düşünüyor.

Estoy aburrido y no tengo nada que hacer.

Canım sıkkın ve yapacak hiçbir şeyim yok.

Jane pasó un fin de semana muy aburrido.

Jane çok sıkıcı bir hafta sonu geçirdi.

Si estás aburrido, sugiero que vayas al cine.

Sıkıldıysan, sinemaya gitmeni öneriyorum.

Estaba aburrido porque ya había visto la película antes.

Filmi daha önce gördüğüm için sıkıldım.

- ¿Estás aburrido?
- ¿Te aburres?
- ¿Te estás aburriendo?
- ¿Estás aburrida?

Sıkıldın mı?

Estaba aburrido así que di vueltas por la ciudad.

Sıkıldım bu yüzden kasabayı dolaştım.

Fue el viaje más aburrido de toda mi vida.

Hayatım boyunca en sıkıcı geziydi.

Ayer leí un libro, que lamentablemente era muy aburrido.

Dün ne yazık ki çok sıkıcı bir kitap okudum.

El caballero estaba aburrido en casa. Nosotros también estamos aburridos.

Beyefendi evde sıkılıyormuş. Ya biz de sıkılıyoruz.

- La conferencia fue realmente aburrida.
- El discurso fue realmente aburrido.

Ders gerçekten de sıkıcıydı.

- ¿Yo era tan aburrido?
- ¿Yo era tan pelma?
- ¿Era tan pesado?

Ben gerçekten sıkıcı mıydım?

- Vamos, juega conmigo, ¡estoy tan aburrido!
- Venga, juega conmigo, ¡me aburro!

Haydi, benimle oyna, çok sıkıldım!

Tom encontró el libro que Mary le había dado bastante aburrido.

Tom Mary'nin ona verdiği kitabı oldukça sıkıcı buldu.

- Estaba aburrida de sus viejos chistes.
- Estaba aburrido de sus viejos chistes.

Onun eski şakalarından bıktım.

Si no fuese por la música, el mundo sería un lugar aburrido.

Müzik olmasaydı dünya sıkıcı bir yer olurdu.

Tom y mary siempre hablan de las mismas cosas. Se vuelve algo aburrido.

Tom ve Mary her zaman aynı eski şeyler hakkında konuşurlar. Bu bir tür sıkıcıdır.

- ¿Era tan pesado?
- ¿Era usted tan pesado?
- ¿Usted era tan pesado?
- ¿Era realmente aburrido?

Gerçekten sıkılıyor muydun?

Estoy estancado en la rutina en mi aburrido trabajo y necesito hacer algo nuevo.

Sıkıcı işimde rutine bağladım ve yeni bir şey yapmam gerekiyor.

Comparado con el baloncesto, el béisbol quizás se considere un poco lento y aburrido.

Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.

Yo te dije que el concierto iba a ser aburrido. ¿Por qué no me creíste?

Sana konserin sıkıcı olacağını söyledim. Niçin beni dinlemedin?

- Vamos, juega conmigo, ¡estoy tan aburrido!
- Venga, juega conmigo, ¡me aburro!
- Venga, juega conmigo. ¡Me aburro!

Haydi, benimle oyna, çok sıkıldım!

Yo solía utilizar Twitter, pero luego lo hallé un poco aburrido, así que dejé de utilizarlo.

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.