Translation of "Mental" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Mental" in a sentence and their turkish translations:

Es una acción mental.

zihinsel bir aktivite olduğunu söyleyebiliriz.

Sus diagnósticos de salud mental,

zihinsel sağlık teşhisleri,

Pero es una batalla mental.

ama zihinsel bir mücadeleye neden olur.

El puzle de la paz mental,

Bu tuzağa zihinsel uyum yapbozu diyorum

Y así mejorar nuestra salud mental.

böylece akıl sağlığımızı geliştirecek.

Y nuestra privacidad mental estará amenazada.

ve zihinsel mahremiyetimiz tehlikeye girecek.

No juguemos con nuestra salud mental

akıl sağlığımızla oynamayalım

Necesito un poco de estímulo mental.

Zihinsel bir uyarıma ihtiyacım var.

La imagen mental nos sirve de referencia.

zihnimizdeki bu resmi, yapbozu oluşturmak için referans olarak kullanırız.

Para experimentar esa sensación de paz mental.

böylece zihnimiz zihinsel uyum içinde hissedebilir

Este estado mental de estabilidad y paz

nasıl aktif olarak besleyebiliriz?

Era en realidad el principio de una enfermedad mental

ama aslında zihinsel bir hastalığın başlangıcıymış

Nuestra mente se siente en paz, una paz mental.

aklımız uyumu, zihinsel uyumu hisseder.

En relación con la información, siguiendo nuestra imagen mental,

Yani tüm bilgileri zihnimizdeki resme göre filtreler,

Para conseguir un estado mental positivo y de serenidad.

huzurlu pozitif bir zihin durumu için.

Cuando tienes un estado mental dominante, como la relajación,

Dinlenmek gibi daha yoğun bir ruh hali içindeyken

- Estás mal de la cabeza.
- Eres un perturbado mental.

Sen dengesizsin.

El ejercicio mental es particularmente importante para los chiquillos.

Zihin egzersizleri özellikle genç çocuklar için önemlidir.

Están mejorando su salud mental, están mejorando su salud física,

Ruh sağlıklarını, fiziksel sağlıklarını geliştiriyorlar,

Y servicios de salud mental del país funcionen tan mal.

ve zihin sağlığı hizmetlerinin çok bozuk olmasına kızgınım.

Esa es la trampa del puzle de la paz mental.

ve bunun zihinsel uyum yapbozunun bir tuzağı olduğunu bile fark etmezdik.

Como altas tasas de deserción escolar, problemas de salud mental,

Bunlar arasında; okulu bırakma ve akıl hastalıklarında daha yüksek oran,

Pero era obvio que la persona padecía una enfermedad mental.

Fakat bu kişinin bir akıl hastalığından acı çektiği çok açıktı.

La salud mental es tan importante como la salud física.

Ruh sağlığı, vücut sağlığı kadar önemlidir.

Con 18 años y medio, Jane fue diagnosticada de una enfermedad mental

Jane'e on sekiz buçuk yaşında, adına borderline denilen

Y su padre y yo asistimos a varias clases sobre salud mental

ve devam eden bu hastalıkla birlikte

Y no todos quieren tomar drogas para tratar afecciones de salud mental.

herkes akıl sağlığı durumlarını tedavi etmek için ilaç almak istemeyebilir.

Y cambió también lo que pensaba del aspecto mental de cómo actuamos.

ve performansın zihinsel yönü hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi.

Piensen en esa emoción, la que hice que guardaran en su archivador mental.

O duyguyu düşün, zihninde sıraya soktuğum o duygu.

Una vez vista la imagen del puzle, esta se convierte en una imagen mental.

Bir yapbozun resmini görünce aklımızda da bir resim oluşur.

La resistencia es la capacidad de llevar a cabo una actividad física o mental durante un período de tiempo prolongado sin cansarse. Se puede aumentar la resistencia con el entrenamiento, el mantenimiento de un estilo de vida saludable y el consumo de una dieta sana y equilibrada.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.

- Están fatal.
- Están muy mal.
- Se les va la olla.
- Tienen un buen cacao mental.
- Están mal de la azotea.
- Se les va la pinza.
- Están idos de la cabeza.
- Están como cabras.
- Están como una cabra.
- Están molidos de la cabeza.
- Tienen una taradura importante.

Onlar deliler.

El síndrome de París es una clase de choque cultural. Es un término psiquiátrico usado para describir a los extranjeros que empiezan a vivir en París seducidos por la imagen de la ciudad como centro de la moda, no se adaptan bien a las costumbres locales ni culturales, pierden su equilibrio mental y muestran síntomas parecidos a los de la depresión.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.