Translation of "Llegaría" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Llegaría" in a sentence and their turkish translations:

Tom pensó que llegaría tarde.

Tom geç kalacağını söyledi.

Sabía que este día llegaría.

Bu günün geleceğini biliyordum.

Quería que supieras que llegaría tarde.

Geç kalacağımı sana bildirmek istedim.

Sabía que Tom llegaría al final.

Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum.

Tom sabía que Mary llegaría tarde.

Tom Mary'nin geç geleceğini biliyordu.

Tom se preguntaba cuándo llegaría María.

Tom Mary'nin ne zaman varacağını merak etti.

- Tom llamó a Mary para decirle que llegaría tarde.
- Tom llamó a María para decirle que llegaría tarde.

Tom Mary'yi ona geç kalacağını söylemek için aradı.

Pensé que Tom llegaría aquí antes que nosotros.

Tom'un bizden önce burada olacağını düşündüm.

Tom dejó un mensaje diciendo que llegaría tarde.

Tom geç kalacağını söyleyen bir mesaj bıraktı.

Ella lo llamó para decirle que llegaría tarde.

O, geç kalacağını söylemek için onu aradı.

Ella le llamó para decirle que llegaría tarde.

O, geç kalacağını ona söylemek için aradı.

Tom no tenía idea de cuándo llegaría Mary.

Tom'un Mary'nin ne zaman varacağı hakkında fikri yoktu.

Tom dijo que creía que Mary llegaría tarde.

Tom Mary'nin geç kalacağını düşündüğünü söyledi.

Ella estaba preocupada por si llegaría tarde al tren.

O, tren için geç kalabileceğinden endişeliydi.

No le dije a nadie a qué hora llegaría.

Ne zaman varacağımı kimseye söylemedim.

Él no tenía claro cómo llegaría allí y cuándo.

O oraya nasıl ve ne zaman gideceğinden emin değildi.

- Sabía que este momento llegaría.
- Sabía que este momento vendría.

Bu anın geleceğini biliyordum.

De todas maneras, la mayoría no llegaría a ser existosa.

yine de çoğunluk bu konuda başarısız.

Tom aseguró a Mary que no llegaría tarde a la fiesta.

Tom parti için geç kalmayacağına dair Mary'ye güvence verdi.

Tom no tenía idea de a qué hora Mary llegaría a casa.

Tom, Mary'nin eve ne zaman geleceğini bilmiyordu.

Ella le prometió a su padre que llegaría a tiempo para almorzar.

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.

Tom regañó a Mary por no llamar para avisar que llegaría tarde.

Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.

Tom le dijo a Mary que no lo esperara porque no llegaría a casa hasta muy tarde.

Tom Mary'ye eve çok geç saatlerde geleceğinden dolayı beklememesini söyledi.

El hombre tiene muchos deseos que en realidad no quiere satisfacer, y sería un malentendido imaginar lo contrario. Quiere que sigan siendo deseos, tienen valor únicamente en su imaginación, su cumplimiento sería una amarga decepción para él. Un deseo así es el deseo de la vida eterna. Si se cumpliera, el hombre llegaría a hastiarse de vivir eternamente, y anhelaría la muerte.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.