Translation of "Lindo" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Lindo" in a sentence and their turkish translations:

Lindo vestido.

Güzel elbise.

¡Lindo culo!

- Güzel eşek!
- Güzel popo!

¡Qué lindo!

Güzel

¡Qué lindo auto!

Ne güzel görünümlü bir araba!

¡Qué conjunto tan lindo!

Ne güzel bir elbise.

Pensé que era lindo.

Onun sevimli olduğunu düşünüyordum.

Esto es realmente lindo.

Bu gerçekten sevimli.

Fue muy lindo esos días

çok güzeldi o günler

Ella lleva un lindo sombrero.

O güzel bir şapka takıyor.

El gato es muy lindo.

Kedi çok güzel.

Gracias por este lindo regalo.

Bu güzel hediye için sana teşekkür ederim.

Australia es un lindo país.

Avustralya çok güzel bir ülkedir.

Este pingüino es realmente lindo.

- Bu penguen gerçekten şirin.
- Bu buzulkuşu gerçekten sevimli.

Ese es un lindo abrigo.

O güzel bir ceket.

Es muy lindo de tu parte que me mandes un obsequio tan lindo.

Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.

Solo digo, un lindo beneficio secundario.

Benden söylemesi, bu iyi bir yan etki.

Fue un día muy lindo, ¿verdad?

çok güzel günlerdi değil mi?

Dorothy le envió un lindo obsequio.

Dorothy ona güzel bir hediye gönderdi.

¿Alguna vez viste algo tan lindo?

Hiç bu kadar güzel bir şey gördün mü?

- Tom le compró a Mary un lindo regalo.
- Tom le compró a Mary un lindo obsequio.

Tom Mary'ye güzel bir hediye aldı.

Será algo como un lindo colchón natural.

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

Si mañana está lindo, jugaremos al béisbol.

- Yarın hava güzel olursa,basketbol oynayacağız
- Yarın hava güzel olursa beyzbol oynayacağız.

Él encontró un lindo departamento para Mary.

O, Mary için güzel bir daire buldu.

La rubia tiene realmente un lindo escote.

Sarışın kızın gerçekten güzel bir göğüs dekoltesi var.

- ¡Qué lindo día!
- ¡Qué día tan hermoso!

Ne güzel bir gün!

Hoy es un lindo día para dormir.

Bugün uyumak için güzel bir gün.

Tom quería hacer algo lindo por María.

Tom Maria için hoş bir şey yapmak istedi.

Fue lindo de tu parte el ayudarme.

Bana yardım etmen incelikti.

Le escogimos un lindo regalo de cumpleaños.

Ona güzel bir doğum günü hediyesi seçtik.

Te ves medio lindo cuando te enojas.

Sinirlenince çok tatlı oluyorsun.

Le compré un lindo obsequio de Navidad.

Ona güzel bir Noel hediyesi aldım.

Y es lindo y rueda, eso es todo.

Sevimli ve ileri gidiyor, hepsi bu.

- ¡Él es tan lindo!
- ¡Él es tan bonito!

O çok sevimli.

¿Cuál es el idioma más lindo del mundo?

Dünyanın en güzel dili hangisidir?

Muchas gracias por enviarme un regalo tan lindo.

Bana böyle hoş bir hediye gönderdiğin için çok teşekkür ederim.

- El judaísmo es lindo.
- El judaísmo es bello.

Yahudilik güzeldir.

- Él es muy lindo conmigo.
- Es muy amable conmigo.

O bana karşı çok nazik.

¡Nadie canta tan lindo en la ducha como Anna!

Kimse duşta Anna'dan daha iyi şarkı söyleyemez!

Ese lindo bebé es el fruto de su amor.

O sevimli bebek onların aşkının meyvesidir.

Tom le dio a Mary un muy lindo regalo.

Tom Mary'ye çok güzel bir hediye verdi.

- Ella tiene un buen culo.
- Tiene un lindo culo.

O güzel bir popoya sahip.

- Eres un niño tan lindo.
- ¡Qué niño tan chulo eres!

Sen sevimli bir çocuksun.

Si tuviera dinero suficiente, me gustaría comprar ese lindo coche.

Yeterli param olsaydı o hoş arabayı alırdım.

Hoy es un lindo día para correr por la playa.

Bugün plajda koşmak için güzel bir gün.

Él piensa que el azul es el color más lindo.

O, mavinin en güzel renk olduğunu düşünür.

Tom no esperaba un regalo tan lindo viniendo de María.

Tom Mary'den böyle güzel bir hediye beklemiyordu.

Ellos piensan que su idioma es el más lindo del mundo.

Onlar dillerinin dünyadaki en güzel dil olduğunu düşünüyor.

- Es demasiado lindo para ser verdad.
- Es demasiado bueno para ser cierto.

Gerçek olamayacak kadar iyi.

- Ella me hizo un vestido maravilloso.
- Ella me hizo un lindo vestido.

O, bana güzel bir elbise yaptı.

- Me gusta todo lo que es bonito.
- Adoro todo lo que sea lindo.

Sevimli olan her şeyi severim.

- Tom era muy atractivo cuando era joven.
- Tom era bastante lindo cuando era joven.

Tom gençken oldukça yakışıklıydı.

El bebé que duerme en el cochecito de bebé es tan lindo como un ángel.

Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.

- Es demasiado lindo para ser verdad.
- Es demasiado bueno para ser cierto.
- Es demasiado bueno para ser verdad.

- O, gerçek olamayacak kadar çok iyi.
- Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.

- Es demasiado lindo para ser verdad.
- Es demasiado bueno para ser cierto.
- Es demasiado bonito para ser cierto.

Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.

- Ella es muy guapa.
- Es muy guapo.
- Es muy guapa.
- Es muy bonito.
- Es muy bonita.
- Es muy hermoso.
- Es muy hermosa.
- Es muy lindo.
- Es muy linda.

O çok güzel.

- Eres tanto lindo como simpático.
- Eres tanto linda como simpática.
- Ambos son lindos y simpáticos.
- Ambos sois lindos y simpáticos.
- Ambas son lindas y simpáticas.
- Ambas sois lindas y simpáticas.
- Ambos ustedes son lindos y simpáticos.
- Ambas ustedes son lindas y simpáticas.
- Ustedes son tanto lindos como simpáticos.
- Ustedes son tanto lindas como simpáticas.

Sen hem sevimlisin hem de güzelsin.