Translation of "Instante" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Instante" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Detente en este instante!
- ¡Deténgase en este instante!

Onu derhal durdurun.

Por un instante,

sadece sahip olduğum sürece,

Desaparecerá en un instante.

bir anda yok olurdu.

Él vaciló un instante.

O, bir an tereddüt etti.

En un instante, todo cambió.

Bir anda her şey değişti.

Tom estaba muerto al instante.

Tom anında öldürüldü.

Él titubeó por un instante.

O bir süre tereddüt etti.

Volvamos al instante inicial del universo,

Evrenin oluştuğu ilk ana dönelim

Se enamoró de ella al instante.

O hemen ona aşık oldu.

No quiero perder un instante más.

Ben bir an daha yitirmek istemiyorum.

Para mi asombro, desapareció en un instante.

Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.

Ese fue sin duda un instante mágico.

Hiç şüphesiz, büyüleyici bir andı bu.

La espuma se desvaneció en un instante.

Köpük bir anda kayboldu.

Pero si miles atacan hormigas en un instante

ama binlercesi bir anda karıncayiyene saldırırsa

Dicen que la muerte es un breve instante de sufrimiento.

Onlar ölümün kısa bir acı anı olduğunu söylüyor.

Tom fue atropellado por un camión y murió al instante.

- Tom'a bir kamyon çarpmış ve oracıkta can vermiş.
- Tom'a bir kamyon çarptı ve olay yerinde hayatını kaybetti.

Lucharemos hasta el último instante para proteger a nuestra patria.

Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız.

Por favor, en caso de emergencia presione este botón al instante.

Acil durumda derhal bu düğmeye basınız.

- Jessie aceptó la invitación inmediatamente.
- Jessie aceptó la invitación al instante.

Jessie daveti derhal kabul etti.

Tom y María se miraron el uno al otro por un instante.

Tom ve Mary bir süreliğine birbirlerine baktılar.

- Podría llover en cualquier momento.
- En cualquier instante puede comenzar a llover.

Her an yağmur yağabilir.

Y en un instante mi vida cambió por segunda vez en dos años.

ve bir anda hayatım iki yıl içinde ikinci kez değişti.

Y por eso creemos que toda la materia fue creada en ese instante.

Ve bu sebeple maddenin hepsinin o sırada oluştuğunu düşünüyoruz.

En el instante en que él abrió la puerta, él olió algo quemándose.

O, kapıyı açar açmaz yanan bir şeyin kokusunu aldı.

En el instante en que la niña vio a su madre rompió a llorar.

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

- Por un instante pensé que iba a morir.
- Por un segundo pensé que moriría.

- Bir saniyeliğine öleceğimi sandım.
- Bir saniye boyunca öleceğimi düşündüm.

Tiene pinta de que va a empezar a llover a cántaros en cualquier instante. Será mejor que cojas un paraguas.

- Her an aşırı yağmur başlayacak gibi görünüyor. Şemsiye alsan iyi olur.
- Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.