Translation of "Hiciera" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Hiciera" in a sentence and their turkish translations:

¿Qué querías que hiciera?

Onun ne yapmasını istersiniz?

¿Qué esperabas que hiciera?

Ne yapmamı umuyordun?

- Querías que lo hiciera, ¿verdad?
- ¿A que querías que lo hiciera?

Bunu yapmamı istedin, değil mi?

- Probablemente me apresarían si lo hiciera.
- Si lo hiciera, probablemente me detendrían.

Bunu yaparsam muhtemelen tutuklanırım.

Le pedí que hiciera eso.

Ona onu yapmasını rica ettim.

Todos querían que lo hiciera.

Herkes onu yapmamı istedi.

Le pedí que hiciera té.

Ona çay yapmasını rica ettim.

Me pidieron que hiciera esto.

Benden bunu yapmam istendi.

¿Qué esperabas que yo hiciera?

Ne yapmamı umuyordun?

Quería que lo hiciera yo.

Benim onu yapmamı istedi.

Le dije que lo hiciera.

Bunu yapmasını söyledim.

Le aconsejó que hiciera ejercicio.

O ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Dudaba que él lo hiciera.

Onun bunu yapacağına inanmıyordum.

Mejor, hice que Tom lo hiciera.

Tom'a onun yerine onu yaptırdım.

Hice que Tom hiciera la llamada.

Tom'a arama yaptırdım.

Tom hizo que Mary lo hiciera.

Tom onu Mary'ye yaptırdı.

Tú hiciste que lo hiciera, ¿verdad?

Bunu ona yaptırdın, değil mi?

Le aconsejó que se hiciera profesor.

O ona bir öğretmen olmasını tavsiye etti.

Le aconsejó que hiciera más ejercicio.

O ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Ella le ordenó que lo hiciera.

O ona onu yapmasını emretti.

¿Qué quería Tom que hiciera Mary?

Tom Mary'nin ne yapmasını istedi?

No puedo creer que él hiciera eso.

Onun bunu yaptığına inanamıyorum!

No puedo creer que me hiciera esto.

Onun bunu bana yaptığına inanamıyorum.

Tom quería que le hiciera un favor.

Tom ona bir iyilik yapmamı istedi.

Le pedí a Tom que lo hiciera.

Tom'a bunu yapmasını emrettim.

Deseo que mi sueño se hiciera realidad.

Keşke hayalim gerçek olsa.

¡No puedo creer que ella lo hiciera!

Onun bunu yaptığına inanamıyorum!

Le pidió al presidente que hiciera algo.

Başkandan bir şey yapmasını rica etti.

Ella le aconsejó que no lo hiciera.

Ona bunu yapmamasını tavsiye etti.

Ella lo persuadió para que lo hiciera.

Onu onu yapması için ikna etti.

Él le aconsejó que hiciera más ejercicio.

Ona, onun tarafından daha çok egzersiz yapması tavsiye edildi.

No hacía falta que lo hiciera, ¿verdad?

Onu yapmam gerekmiyordu, değil mi?

- No es probable que lo hiciera a propósito.
- No es probable que él lo hiciera a propósito.

Onu kasten yapması mümkün değil.

- He hecho todo lo que se suponía que hiciera.
- Hice todo lo que se suponía que hiciera.

Yapmam gereken her şeyi yaptım.

- Tom sabía lo que Mary quería que él hiciera.
- Tom supo lo que Mary quería que hiciera.

Tom, Mary'nin onun ne yapmasını istediğini biliyordu.

Me podría meter en problemas si hiciera aquello.

Onu yaparsam başım derde girebilir.

¿Quién le dijo a Tom que lo hiciera?

Tom'un bunu yapmasını kim söyledi?

Hizo exactamente lo que le dije que hiciera.

Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.

Solo desearía que no hiciera tanto calor hoy.

- Bugün sadece çok sıcak olmamasını diliyorum.
- Keşke bugün çok sıcak olmasa.

Hice todo lo que se suponía que hiciera.

Yapmam gereken her şeyi yaptım.

Es increíble que hiciera algo de ese tipo.

Onun böyle bir şey yapması inanılmaz.

Dan quería que Linda se hiciera un aborto.

Dan, Linda'nın kürtaj olmasını istedi.

Le aconsejó que hiciera ejercicio todos los días.

O ona her gün egzersiz yapmasını tavsiye etti.

Tom hizo lo que yo quería que hiciera.

Tom onun yapmasını istediğim şeyi yaptı

Tom no pudo conseguir que Mary lo hiciera.

Tom, Mary'ye onu yaptıramadı.

Tom ha hecho lo que esperábamos que hiciera.

Tom onun yapmasını beklediğimiz şeyi yaptı.

Tom rogó a Mary que no hiciera eso.

Tom, Mary'ye onu yapmaması için yalvardı.

Sami quería que Layla se hiciera un aborto.

Sami, Leyla'nın kürtaj yaptırmasını istedi.

Hice todo lo que me pediste que hiciera.

Yapmamı istediğin her şeyi yaptım.

Como si ser gay te hiciera menos hombre, ¿no?

Sanki gey olmak, daha az erkek olmanızı sağlıyor gibi.

Tom contrató a Mary para que hiciera el trabajo.

Tom işi yapması için Mary'yi tuttu.

Los secuestradores querían que Tom hiciera estallar aquel edificio.

Adam kaçıranlar Tom'un binayı havaya uçurmasını söyledi.

No quisiera hacer nada que hiciera enojar a Tom.

Tom'u kızdıracak bir şey yapmak istemedim.

- Tú hiciste que lo hiciera.
- Tú me hiciste hacerlo.

Onu bana yaptırdın.

Hice todo lo que Tom me dijo que hiciera.

Tom'un yapmamı söylediği her şeyi yaptım.

El médico de Mary le aconsejó que hiciera ejercicio.

Mary'nin doktoru ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.

¿Cuál era el favor que querías que te hiciera?

Benden isteyeceğin iyilik neydi?

No puedo hacerlo como me dijo que lo hiciera.

Bana yapmamı söylediği gibi yapamıyorum.

Le pedí que hiciera cuatro copias de la carta.

Ona mektuptan dört kopya yapmasını rica ettim.

Tom le pidió a Mary que no hiciera ruido.

Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.

¿Qué le dijo Tom a Mary que no hiciera?

Tom Mary'ye ne yapmamasını söyledi?

Tom olvidó hacer lo que se suponía que hiciera.

Tom yapması gerekeni yapmayı unuttu.

Le he dicho a Tom que no lo hiciera.

Tom'dan onu yapmamasını istedim.

Tom no hizo lo que se esperaba que hiciera.

Tom yapması gerekeni yapmadı.

- Hubo muchas cosas que Tom quiso que Mary hiciera ese día.
- Había muchas cosas que Tom quería que Mary hiciera ese día.

O gün, Tom'un Mary'nin yapmasını istediği çok şey vardı.

El padre de Charlie le recomendó que se hiciera profesor.

Charlie'nin babası ona bir öğretmen olmasını tavsiye etti.

El profesor me advirtió que no lo hiciera otra vez.

Öğretmenim onu tekrar yapmamam için beni uyardı.

El profesor le dijo al niño que no hiciera ruido.

Öğretmen çocuğa gürültü yapmamasını söyledi.

¿No sería demasiado sospechoso si fueras tú quien lo hiciera?

Onu yapsaydın çok şüpheli olmaz mıydı?

- No creo que lo hiciese.
- No creo que lo hiciera.

Onu yapacağımı sanmıyorum.

Ya he hecho todo lo que me pediste que hiciera.

Yapmamı istediğin her şeyi zaten yaptım.

Abrió la puerta, aunque le dije que no lo hiciera.

Kapıyı açtı, açmamasını söylememe rağmen.

Ella empezó a perseguirle antes de que se hiciera famoso.

O, ünlü olmadan önce onun peşinde koşmaya başladı.

Tom le dijo a Mary que lo hiciera de inmediato.

Tom Mary'ye onu derhal yapmasını söyledi.

Tom fingió no entender lo que Mary quería que hiciera.

Tom, Mary'nin onun yapmasını istediğini anlamamış gibi davrandı.

Tom le pidió a Mary que le hiciera un favor.

Tom Mary'nin kendisine bir iyilik yapmasını istedi.

Pero no creo que mi padre quisiera que yo lo hiciera.

Ama babamın yapmamı istediğini sanmıyorum.

¿Qué es lo que Tom le dijo a Mary que hiciera?

Tom Mary'ye ne yapmasını söyledi?

Todavía no puedo recordar lo que Tom me dijo que hiciera.

Tom'un bana ne yapmamı söylediğini hâlâ hatırlayamıyorum.

Tom no tenía idea de qué quería Mary que él hiciera.

Mary'nin onun ne yapmasını istediği hakkında Tom'un bir fikri yoktu.

Tom le pidió a Mary que le hiciera algo de comer.

Tom Mary'den ona yiyecek bir şey yapmasını rica etti.

Tom no cree que Mary hiciera lo que dijiste que hizo.

Tom Mary'nin yaptı dediğin şeyi yaptığını düşünmüyor.

Ella abrió la ventana, aunque le dije que no lo hiciera.

Açmamasını söylememe rağmen pencereyi açtı.

Él vino a pesar de que le dije que no lo hiciera.

Ona gelmemesini söylememe rağmen geldi.

Tom abrió la puerta aunque le había dicho que no lo hiciera.

Tom'a kapıyı açmamasını söylememe rağmen o, kapıyı açtı.

Tom podría ser capaz de convencer a Mary para que hiciera eso.

Tom onu yapması için Mary'yi ikna edebilir.

- Tom me dijo que lo hiciera.
- Tom me dijo que lo hiciese.

Tom onu yapmamı söyledi.

Tom dejó claro que quería que Mary hiciera el trabajo ella sola.

Tom Mary'nin işi tek başına yapmasını istediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom trató de encontrar a alguien más para que hiciera el trabajo.

Tom işi yapacak başka birini bulmaya çalıştı.

- Le obligué a hacer mi tarea.
- La obligué a hacerme los deberes.
- Obligué a ella a que hiciera mi tarea.
- La obligué a que hiciera mi tarea.

Onu ödevimi yapmaya zorladım.

- ¿Qué quieres que haga?
- ¿Qué quieres que yo haga?
- ¿Qué querías que hiciera?

Benim yapmamı istediğin şey nedir?