Translation of "Equipaje" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Equipaje" in a sentence and their turkish translations:

Equipaje.

Yük.

Aún es equipaje, gente, aún es equipaje.

O hala bir yük millet, hala bir yük.

- Mi equipaje se extravió.
- Se perdió mi equipaje.

Bagajım kayboldu.

- Mi equipaje ha sido dañado.
- Mi equipaje fue dañado.

Bavulum hasar gördü.

He perdido el equipaje.

Bagajımı kaybettim.

Aquí está mi equipaje.

Bagajım burada.

Quisiera asegurar mi equipaje.

Bagajımı sigortalatmak istiyorum.

Mi equipaje se perdió.

Bagajım kayıp.

Solo tengo este equipaje.

Benim yalnızca bu valizim var.

El equipaje está asegurado.

Bagaj sigortalı.

¿Este es su equipaje?

Bu sizin bagajınız mı?

Su equipaje tiene sobrepeso.

Onun bagajının ağırlığı fazla.

Haga sitio para el equipaje.

Bagaj için yer açın.

No puedo encontrar mi equipaje.

Bagajımı bulamıyorum.

¿En dónde solicito mi equipaje?

Bagajımı nereden talep edeceğim?

Tengo que desempacar el equipaje.

Bagajımı açmak zorundayım.

¿Qué hiciste con mi equipaje?

Bagajımı ne yaptın?

Ellos vienen con su propio equipaje.

Onların kendilerine ait yükleri vardır.

¿Podría usted llevar mi equipaje arriba?

Bagajımı yukarı taşır mısın?

¿Podría llevar mi equipaje por mí?

Benim için çantalarımı taşır mısın?

¿Has terminado de hacer el equipaje?

Eşyalarını topladın mı?

Él me hizo cargar su equipaje.

O, bana bagajını taşıttı.

Echamos nuestro equipaje en el auto.

Bagajımızı arabaya yükledik.

Tengo el equipaje en el maletero.

Bagajım botta.

Mi equipaje no llegó. ¿Qué sucedió?

Bavulum gelmedi. Ne oldu?

¿Dónde voy después de recoger mi equipaje?

- Bavulumu aldıktan sonra nereye gidiyorum?
- Bagajımı toparladıktan sonra nereye gideceğim?

Él dejó su equipaje en la estación.

Bagajını istasyonda bıraktı.

Déjeme que la ayude con su equipaje.

Bagajınıza yardımcı olmama izin verin.

Ayúdame con este equipaje pesado por favor.

Lütfen bu ağır bagajda bana yardım et.

Por favor, no deje su equipaje desatendido.

Lütfen bagajınızı gözetimsiz bırakmayın.

Sea cual fuere su trato con su equipaje,

Hangi zorlukla uğraşıyorsanız uğraşın,

Quiero saber cuándo va a llegar mi equipaje.

Bagajımın ne zaman geleceğini merak ediyorum.

Tom no lleva mucho equipaje en los viajes.

Tom gezilerde çok bagaj taşımaz.

Tom se preguntaba cuánto equipaje pretendía llevar María.

Tom Mary'nin ne kadar bagaj almayı planladığını merak etti.

¿Puedo dejar mi equipaje aquí donde está y salir?

Bagajımı buraya olduğu yere bırakabilir miyim ve dışarı çıkabilir miyim?

¿Alguna vez has perdido tu equipaje en el aeropuerto?

Sen hiç havaalanında bagajını kaybettin mi?

Parece que vuestro equipaje viene en el siguiente vuelo.

Bagajınız bir sonraki seferde gibi görünüyor.

¿Hay algún líquido u objetos punzantes en tu equipaje?

Bagajınızda herhangi bir sıvı veya kesici alet var mı?

- ¿Qué hizo con mis maletas?
- ¿Qué hiciste con mi equipaje?

Bagajımı ne yaptın?

Si va usted en avión no podrá llevar mucho equipaje.

Uçakla giderseniz, bagajımı alamayacaksınız.

Tengo mucho equipaje, así que no puedo irme andando a casa.

Bir sürü bagajım var, bu yüzden eve yürüyemem.