Translation of "Almorzar" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Almorzar" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Quieres almorzar con nosotros?
- ¿Quieres almorzar con nosotras?
- ¿Quieres almorzar conmigo?
- ¿Quieren almorzar con nosotros?
- ¿Quieren almorzar con nosotras?

Birlikte öğle yemeği yemek ister misiniz?

- ¿Quieres almorzar con nosotros?
- ¿Quieres almorzar con nosotras?
- ¿Quieren almorzar con nosotros?
- ¿Quieren almorzar con nosotras?

Bizimle birlikte öğle yemeği yemeyecek misin?

No quiero almorzar.

Ben öğle yemeği istemiyorum.

Terminamos de almorzar.

Öğle yemeğini bitirdik.

Acabo de almorzar.

- Öğle yemeğini yeni yedim.
- Öğle yemeğinden şimdi kalktım.

¡Vamos a almorzar!

Yemek yiyelim.

¿Quieres almorzar conmigo?

Benimle birlikte öğle yemeği yemeyecek misin?

- Él ya salió a almorzar.
- Ya ha salido a almorzar.

O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.

Tom salió a almorzar.

Tom öğle yemeği için dışarı çıktı.

Tom acaba de almorzar.

Tom az önce öğle yemeği yedi.

Me invitaron a almorzar.

Öğle yemeğine davet edildim.

No quiero almorzar ahora.

Şimdi öğle yemeği yemek istemiyorum.

Planeo almorzar con él.

Onunla öğle yemeği yemeği planlıyorum.

¿Qué hay para almorzar?

Öğle yemeğinde ne var?

¿Qué vamos a almorzar?

Öğle yemeği için ne yiyelim?

Tom quiere almorzar ahora.

Tom şimdi öğle yemeği yemek istiyor.

Tengo reserva para almorzar.

Öğle yemeği rezervasyonum var.

Es hora de almorzar.

Öğle yemeği yeme zamanı.

Él empezó a almorzar.

O öğle yemeği yemeğe başladı.

Bueno, vamos a almorzar.

Pekala, hadi öğle yemeği yiyelim.

¿Salimos fuera a almorzar?

Öğle yemeğini dışarıda yemeğe ne dersin?

- ¿A qué hora sueles almorzar?
- ¿A qué hora acostumbras a almorzar?

Genellikle ne zaman öğle yemeği yersin?

Iremos al lago a almorzar.

Öğle yemeği yemek için göle gideceğiz.

No he terminado de almorzar.

Öğle yemeğini bitirmedim.

El problema era dónde almorzar.

Sorun öğle yemeğinin nerede yenileceğiydi.

¿Todavía quieres ir a almorzar?

Hala öğle yemeğine gitmek istiyor musun ?

¿Dónde vas a almorzar hoy?

Bugün nerede öğle yemeği yiyeceksin?

Ella lee después de almorzar.

O öğle yemeğinden sonra okur.

Acabo de terminar de almorzar.

Öğle yemeğini yemeyi az önce bitirdim.

Invité a Tom a almorzar.

Tom'u öğle yemeğine davet ettim.

Era la hora de almorzar.

Öğle yemeği zamanıydı.

Estoy a punto de almorzar.

Öğle yemeği yemek üzereyim.

Tom no quiere almorzar ahora.

Tom şimdi öğle yemeği yemek istemiyor.

¿Decidiste dónde vamos a almorzar?

Nerede öğle yemeği yiyeceğimize karar verdin mi?

- Ella no estaba de humor para almorzar.
- Ella no tenía ganas de almorzar.

Onun canı öğle yemeği yemek istemedi.

Pensé que era hora de almorzar.

Öğle yemeği vakti olduğunu düşündüm.

¿A dónde quieres ir a almorzar?

Öğle yemeği için nereye gitmek istiyorsun?

Tengo planes de almorzar con él.

Onunla birlikte öğle yemeği yemeği planlıyorum.

Sigamos el juego después de almorzar.

Öğle yemeğinden sonra oyuna devam edelim.

Tom tiene quince minutos para almorzar.

Tom'un öğlen yemeği için 15 dakikası var.

No. Él ya salió a almorzar.

Hayır, o az önce öğle yemeği için dışarı çıktı.

- Acabo de almorzar.
- Acabo de comer.

Az önce öğle yemeği yedim.

Tom no tuvo tiempo para almorzar.

Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.

¿Conoces un buen lugar donde almorzar?

Öğle yemeği yemek için iyi bir yer biliyor musunuz?

- Después de almorzar, fuimos a patinar sobre el hielo.
- Después de almorzar, fuimos a patinar.

Öğle yemeğini bitirdikten sonra paten yapmaya gittik.

Ellos salieron después de finalizar de almorzar.

Öğle yemeğini bitirdikten sonra dışarı çıktılar.

Mi padre dejó de leer para almorzar.

Babam öğle yemeği yemek için okumayı bıraktı.

Ella no estaba de humor para almorzar.

Onun canı öğle yemeği yemek istemiyordu.

No tengo tiempo suficiente para almorzar hoy.

- Öğle yemeği yemek için bugün vaktim yok.
- Bugün öğle yemeği yemek için yeterli vaktim yok.

Tom solo tiene quince minutos para almorzar.

Öğle yemeğini yemesi için Tom'a sadece on beş dakika veriliyor.

No quiero ir a almorzar con Tom.

Öğle yemeği yemek için Tom'la gitmek istemiyorum.

Me lavo las manos antes de almorzar.

Öğle yemeğinden önce ellerimi yıkarım.

Hicimos alto en el camino para almorzar.

Öğle yemeği yemek için yolda durduk.

¿Por qué no quieres almorzar con nosotros?

Neden bizimle öğle yemeği yemek istemiyorsun?

Me sorprende que hayas aceptado almorzar conmigo.

Benimle öğle yemeği yemeyi kabul etmene şaşırdım.

¿A dónde vas a ir a almorzar?

Öğle yemeğini nerede yiyeceksin?

Tom gastó solo tres dólares para almorzar.

- Tom, öğle yemeğine sadece üç dolar harcadı.
- Tom öğle yemeği için sadece üç dolar harcadı.

- A lo mejor nos podríamos juntar alguna vez y almorzar.
- Tal vez podríamos juntarnos alguna vez y almorzar.

Belki bir ara buluşabiliriz ve öğle yemeği yiyebiliriz.

Quisiera invitarle a almorzar, si no está ocupado.

Eğer meşgul değilseniz, sizi öğle yemeğine davet etmek isterim.

- ¿Tenía bocadillos para comer?
- ¿Tenía bocadillos para almorzar?

O, öğle yemeği için sandviç yedi mi?

Tom invitó a Mary a salir a almorzar.

Tom Mary'yi öğle yemeği yemek için dışarı davet etti.

Él se fumó un cigarro después de almorzar.

O, öğle yemeğinden sonra bir puro içti.

Tom a menudo tiene modorra después de almorzar.

Öğle yemeğini yedikten sonra Tom'un sık sık uykusu gelir.

¿Qué haces cuando no tienes tiempo para almorzar?

Öğle yemeği yemek için zamanın olmadığında ne yaparsın?

- Es hora de almorzar.
- Es hora del almuerzo.

- Şimdi öğlen yemeği zamanı.
- Öğle yemeği zamanı.

Vamos a salir a almorzar. ¿Quieres venir también?

Öğle yemeği için dışarı gidiyoruz. Sen de gelmek ister misin?

Tom salió de la casa después de almorzar.

Tom öğle yemeğini yedikten sonra evden ayrıldı.

Vamos a salir a almorzar. ¿Por qué no vienes?

Öğle yemeğine çıkıyoruz. Sen de gelsene.

Tuve tan poco tiempo, que tuve que almorzar apresurado.

O kadar az zamanım vardı ki öğle yemeğini aceleyle yemek zorunda kaldım.

De ningún modo pude encontrar tiempo para almorzar contigo.

Seninle öğle yemeği yemeye bir türlü vakit bulamadım.

Tom estaba ocupado y no tuvo oportunidad de almorzar.

Tom meşguldü ve öğle yemeği yeme fırsatı yoktu.

- Acabo de terminar de comer.
- Acabo de terminar de almorzar.

Öğle yemeğini az önce bitirdim.

Tom normalmente se toma una siesta corta después de almorzar.

Tom genellikle öğle yemeğinden sonra kısa bir şekerleme yapar.

¿Qué te parece una taza de café después de almorzar?

Öğle yemeğinden sonra bir fincan kahveye ne dersin?

No sé si voy a poder almorzar con vos mañana.

Yarın seninle öğle yemeği yiyebilip yiyemeyeceğimi bilmiyorum.

Por favor, ven a almorzar a mi casa pasado mañana.

Lütfen öbür gün öğle yemeği için uğra.

Me gustaría invitarte a almorzar en agradecimiento por toda tu ayuda.

Tüm yardımlarına teşekkür etmek amacıyla sana öğle yemeği ısmarlamak istiyorum.

- No he terminado de almorzar.
- Todavía no he terminado mi almuerzo.

Öğle yemeğini bitirmedim.

- Puedes almorzar aquí en este cuarto.
- Puede comer en esta habitación.

Burada bu odada öğle yemeği yiyebilirsin.

Tom fue sin almorzar porque no tuvo tiempo suficiente para comer.

Tom yemek için yeterli zamanı olmadığından öğle yemeği yemeden gitti.

Tom pasaba cada día a la casa de María para almorzar.

Tom öğle yemeği için her gün Mary'nin evine uğradı.

Ella le prometió a su padre que llegaría a tiempo para almorzar.

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.

Francamente, no tuve suficiente confianza para invitar a María a almorzar conmigo.

Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.

Necesito platos livianos porque hoy mi familia va a almorzar en el parque.

Bana tabak lazım çünkü ailem öğle yemeğini parkta yiyecek.

- Muchos jóvenes japoneses toman pan para almorzar.
- Muchos jóvenes japoneses comen pan como desayuno.

Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.

Has estado toda la mañana pensando sobre este problema. Date una pausa; anda a almorzar.

Bütün sabah bu problem hakkında düşündün .Bir mola ver; öğle yemeğine git.

- A Tom siempre le da hambre al menos una hora antes de almorzar.
- Tom siempre tiene hambre al menos una hora antes del almuerzo.

Öğle yemeğinden en az bir saat önce, Tom her zaman aç hisseder.