Translation of "Celular" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Celular" in a sentence and their turkish translations:

¿Tenés celular?

- Cep telefonunuz var mı?
- Cep telefonun var mı?

¿Tienes celular?

Senin bir cep telefonun var mı?

- ¿Tienes un móvil?
- ¿Tiene móvil?
- ¿Tenés celular?
- ¿Tienes móvil?
- ¿Tienes celular?
- ¿Tienes teléfono celular?

- Senin cep telefonun var mı?
- Cep telefonunuz var mı?
- Cep telefonun var mı?

Saqué mi celular

Telefonumu çıkarttım

A nivel celular,

Hücresel seviyede östrojen,

No tengo celular.

Cep telefonum yok.

Mi celular estaba apagado.

Cep telefonum kapalı.

Necesito cargar mi celular.

Cep telefonumu şarj etmeliyim.

Mi celular está sonando.

Cep telefonum çalıyor.

Tom no tiene celular.

Tom'un bir cep telefonu yok.

¿Cuándo compraste ese celular?

O telefonu ne zaman aldın?

O técnicos en telefonía celular.

veya cep telefonu servis personeli olabiliyorlar.

¿Me das tu número celular?

Bana telefon numaranı verir misin?

Por favor apaga tu celular.

Lütfen cep telefonunu kapat.

¿Vas a mostrar tu celular aquí?

Eğer telefonunu ortalığa çıkarırsan,

Claro: Celular para viejos, con baño.

Tabii, yaşlılar için tuvaletli bir cep telefonu.

Yo dejé mi celular en casa.

Ben cep telefonumu evde bıraktım.

A veces a través de su celular.

cep telefonuyla bile satın alıyor.

Tu teléfono celular sonó hace un minuto.

Bir dakika önce cep telefonun çaldı.

Mañana me voy a comprar un celular.

Yarın bir cep telefonu satın alacağım.

Mi teléfono celular es fácil de usar.

Cep telefonumu kullanmak kolaydır.

Tom olvidó en dónde puso su celular.

Tom cep telefonunu nereye koyduğunu unuttu.

Estoy esperando que le pongan baño al celular.

cep telefonuna tuvalet ekleyecekleri günü bekliyorum. Âlemsin!

No ocupes tu celular mientras comes, por favor.

Yerken cep telefonunu meşgul etme, lütfen.

Yo nunca voy en vacaciones con mi celular

Asla cep telefonum olmadan tatile çıkmam.

Así, tener acceso completo al celular de una persona

Bir kişinin telefonun tümüne ulaşmak

Usan el celular mientras conducen y exceden la velocidad

araba sürerken mesaj yazıp hızlanmaları,

Por favor, no mires tu celular mientras estamos comiendo.

Lütfen yemek yerken cep telefonuna bakma.

Entonces, guardé mi celular, porque estaba en los barrios marginales.

Telefonumu kaldırdım, çünkü kenar mahalledeydik.

''¿Te importa si ocupo tu celular?'' ''No, por favor, adelante''.

"Telefonunuzu kullanmamın bir sakıncası var mı?" "Hayır, lütfen devam edin."

Mi hija dice que soy anticuada porque no uso celular.

Kızım eski kafalı olduğumu söyler çünkü cep telefonu kullanmam.

La batería de mi teléfono celular ya no funciona bien.

Cep telefonumun bataryası artık çalışmıyor.

- Me han robado el móvil.
- Me han afanado el celular.

Benim cep telefonum çalındı.

- Tengo que cargar el móvil.
- Necesito cargar mi celular.
- Necesito cargar mi móvil.

Cep telefonumu şarj etmem gerekir.

- Te llamaré en cuanto encuentre mi celular.
- Te llamo cuando encuentre mi teléfono.

- Telefonumu bulursam seni ararım.
- Telefonumu bulduğumda seni ararım.

El silencio en la biblioteca fue roto por el sonar de un celular.

Kütüphanedeki sessizlik bir cep telefonunun çalmasıyla bozuldu.

- ¿De quién es ese celular?
- ¿De quién es este móvil?
- ¿De quién es este teléfono móvil?

- Bu cep telefonu kimin?
- Bu kimin cep telefonu?

- Este tipo de teléfono celular se vende bien.
- Esta clase de teléfono móvil se vende bien.

Bu tür cep telefonu iyi satar.

- ¿Me das tu número celular?
- ¿Me das tu número de teléfono?
- ¿Puedo tener tu número de teléfono?
- ¿Me da su número de teléfono?

- Telefon numaranızı alabilir miyim?
- Bana telefon numaranı verir misin?

- En nuestra primera cita sacó su celular y empezó a escribir un mensaje a alguien. ¡No lo pude creer!
- En nuestra primera cita él sacó su celular y comenzó a mensajearse con alguien. ¡Yo no podía creerlo!
- En nuestra primera cita él sacó su móvil y empezó a mandar un mensaje. ¡No me lo podía creer!

İlk buluşmamızda cep telefonunu çıkardı ve birine mesaj yazmaya başladı. Ben buna inanamadım.