Examples of using "уровня" in a sentence and their turkish translations:
Bizler onun seviyesine iniyoruz.
Onun seviyesine düştüm.
O, son seviyeye ulaştı.
O uluslararası düzeyde bir bilim adamıdır.
İlki deniz seviyesi yükselmesi.
Tom'un seviyesine düşmeyin.
Fiyatlar şaşırtıcı şekilde düştü.
Kendimi onun seviyesine düşürmeyeceğim.
Kolestrol düşürücü bir ilaç alıyor musun?
Nazikliğin yayıldığını,
Dünyaca ünlü tasarımcılar getirelim
Melanie oyunda bir sonraki seviyeye ulaştı.
Tom sınıfın genel seviyesinin altındadır.
Lut Gölü deniz seviyesinin altında bulunur.
Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
O ileri düzey bir Esperanto dersi alıyor.
Onun seviyesine düşmeyeceğim.
Nehir, baraj seviyesinin üzerine yükseldi.
Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.
Deniz seviyesinin yükselmesi beklentisiyle gerçekleşen iklim nezihleştirmesi
Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi
Bu yüksek düzeyde konsantrasyon gerektiren iş türü.
alıştığımız ilerlemeyi devam ettirebileceğimiz bir bakış açısı.
Gelgitlerin kıyılara etkisi çok büyük boyutlara varabilir.
Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
Yabancı uyruklu öğretmenlerin Türkçe yeterlilikleri ölçülecek.
"Sonuca göre orta düzeyde olmalısın,
Olay şu ki, bu kavrayışa varabilmek için
eğerki bizim teknolojimiz uzaya çıkmak için yeteri seviyeye ulaştığında
- Bu dönem Arapça 5. kur konularını göreceğim.
- Bu sömestr Arapçada beşinci seviyeye başlıyorum.
- Bu dönem 5. seviye Arapça alıyorum.
- Bu dönem 5. seviye Arapça alacağım.
Ay ile gelgitler milyonlarca yıl boyunca deniz canlılarının hayatlarını şekillendirmiştir.
6 yıldan fazladır ilk defa, işsizlik oranı % 6'nın altındadır.
işte benim hayalim o seviyeye geldiğimde bu filmi çekeceğim
ben bir gün şu seviyeye geldiğimde şu arabayı alacağım şu evi alacağım