Examples of using "произнести" in a sentence and their turkish translations:
Tom'un soyadını telaffuz etmek kolay değildir.
Bu sözcüğü telaffuz etmek zordur.
Bunu heceleyebilir misin?
Bu kelimeleri telaffuz edebilir misin?
Tom'un soyadı telaffuz etmek kolaydır.
Beş kez sesli bir şekilde çıkarırsanız bu sesi
Senden bir konuşma yapman istenebilir.
Tom Mary'nin soyadını telaffuz edemiyor.
Herhangi biri bu kelimeyi telaffuz edebilir mi?
Tom tek bir kelime söyleyemedi.
Tom'un soyadını telaffuz etmeyi bilmiyorum.
Alyssa herhangi bir kelimeyi geriye doğru telaffuz edebilir.
Onu heceler misin, lütfen?
Adınızı heceler misiniz, lütfen?
- Tom ve Mary'ye bir tost yapmak istiyorum.
- Tom ve Mary'nin şerefine kadehimi kaldırıyorum.
Tom hala adımı doğru olarak telaffuz edemiyor.
Onlar bir konuşma yapmamı isteselerdi memnun olurdum.
Bir konuşma yapmak istiyorum.
Bazı Almanca kelimelerin telaffuz edilmesi İngilizce konuşan biri için son derece zordur. Örnek olarak: "Streichholzschächtelchen".
Tom'un soyadını telaffuz etmek zor.
Bir kelime bile edemedim.
Onlar Lincoln'un bir zafer konuşması yapmasını istedi.
Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.
İnsan beyni harika bir şeydir. Konuşmak için sen ayakta kalana kadar çalışır.
Kelimeyi nasıl heceleyeceğimi öğretti.
Ben gerçekten konuşma yapmak zorunda mıyım?
O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
Bu kelimenin nasıl telaffuz edildiğini biliyor musunuz?
Tom, bir konuşma yapması istendiğini söyledi.
Kelimenin nasıl telaffuz edildiğini sana söyleyemem.