Examples of using "привыкнуть" in a sentence and their turkish translations:
Kesinlikle buna alışmak zorunda kalacaksın.
Buna alışmaya çalışıyorum.
Buna alışmak zorundayım.
Ona alışmam lazım.
Buna alışabildiğimi düşünüyorum.
Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.
Ben Tom'a alışamam.
Şimdiye kadar buna alışmalısın.
Yeni iklime alışmak zorundayız.
Ona alışamıyorum.
Buna alışabilirim.
Onlara alışamıyorum.
Ona alışamıyorum.
Ben buna alışamam.
Buna alışmak biraz sürecek.
Sadece buna alışamıyorum.
Buna alışmak biraz zaman alacak.
Peruk takmaya alışmak biraz zaman alacak.
Kendimi gürültüye alıştırmam uzun zaman aldı.
Yeni akıllı telefonuma hala alışık değilim!
Gözlerimizin karanlığa alışması zaman alır.
Ben yolun sol tarafında sürmeye alışmaya çalışıyorum.
Buna alışabilip alışamayacağımı bilmiyorum.
Birbirlerine alışmaları biraz zaman aldı.
Birbirlerine alışmak biraz zamanlarını aldı.
Tom gözlerini karanlığa alıştırmak için bir süre bekledi.
Bir hafta önce döndüm ama hala jet uyumsuzluğundan çekiyorum.
Eve döneli bir hafta oldu ama hala jet uyumsuzluğu çekiyorum.
Tom'un Mary'nin artık onun üvey kız kardeşi olacağı fikrine alışması için sadece biraz zamana ihtiyacı var.