Examples of using "покинет" in a sentence and their turkish translations:
Er ya da geç şans onu terk edecek.
O, onun kasabadan ayrılmasını bekliyordu.
müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri
Tom bizi terk etmeyecek.
Tom yarın Boston'dan ayrılacak.
14 gün boyunca hiç kimse ama hiç kimse evinden çıkmayacak
O yakında anne ve babasının evini terk edecek.
Tom'un Japonya'dan ne zaman ayrılacağını bilmiyorum.
Ben her zaman bir gün Tom'un bizi terk edeceğini biliyordum.
Türkiye'yi bir daha asla terk etmeyeceğini söylüyor.