Translation of "змею" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "змею" in a sentence and their turkish translations:

Змею?

Yılanı?

- Том увидел змею.
- Том видел змею.

Tom bir yılan gördü.

Прогоним змею.

Yılanı uzaklaştıralım.

Она увидела змею.

O bir yılan gördü.

Я видел змею.

Ben bir yılan gördüm.

- Хочешь увидеть мою змею?
- Хочешь посмотреть на мою змею?
- Хотите посмотреть на мою змею?

Yılanımı görmek istiyor musun?

Она закричала, увидев змею.

Bir yılan gördüğünde çığlık attı.

Зачем ты убил змею?

Yılanı neden öldürdün?

Том наступил на змею.

Tom bir yılana bastı.

Я держу змею дома.

Benim bir evcil yılanım var.

Кажется, прокусила перчатку. Прогоним змею.

Sanırım deriden içeri girdi. Yılanı uzaklaştıralım.

Я сегодня видел большую змею.

Bugün kocaman bir yılan gördüm.

Эту змею не опасно трогать?

Bu yılan dokunmak için güvenli midir?

Лучше не будить спящую змею.

Uyuyan yılanı uyandırmak iyi değildir.

и постараемся поймать ту змею. Хорошо.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Кажется, она прокусила перчатку. Прогоним змею.

Sanırım deriden içeri girdi. Yılanı uzaklaştıralım.

и попытаемся поймать эту змею. Хорошо.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

и постараемся поймать эту змею. Хорошо.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Том привязал верёвку к воздушному змею.

Tom ipi uçurtmaya bağladı.

Том привязал к воздушному змею верёвку.

Tom uçurtmaya ip taktı.

Надо поймать гремучую змею, скорпиона и тарантула.

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

Надо быть осторожнее, чтобы не приземлиться на змею.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

С высоты река была похожа на огромную змею.

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Это даст мне немного света. Давайте попробуем найти эту змею.

Bu biraz ışık verecektir. Tamam, şimdi yılanı bulmaya çalışalım.

Если думаете, что все-таки сможете поймать эту гремучую змею,

Hâlâ o çıngıraklı yılanı yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız

Хотите, чтобы я поймал эту гремучую змею, схватив ее за хвост?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Становится тесно. Надо быть осторожнее, я не хочу приземлиться на змею.

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

Ты даже представить не можешь, какую огромную змею я сегодня видела!

Bugün gördüğüm bir yılanın ne kadar büyük olduğunu hayal bile edemezsiniz!

Самая опасная вещь, которую Том когда-либо хотел сделать, было подержать ядовитую змею.

Tom'un şu ana kadar yapmayı denemek istediği en tehlikeli şey zehirli bir yılanı tutmaktı.

И сказала жена змею: плоды с дерев мы можем есть, только плодов дерева, которое среди рая, сказал Бог, не ешьте их и не прикасайтесь к ним, чтобы вам не умереть.

Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı, "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."

И сказал Господь Бог змею: "За то, что ты сделал это, проклят ты пред всеми скотами и пред всеми зверями полевыми; ты будешь ходить на чреве твоем, и будешь есть прах во все дни жизни твоей".

Bunun üzerine RAB Tanrı yılana, "Bu yaptığından ötürü bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın" dedi, "Karnın üzerinde sürünecek ve yaşamın boyunca toprak yiyeceksin."