Examples of using "жили" in a sentence and their turkish translations:
Onlar burada yaşadılar mı?
Burada yaşadın mı?
Biz birlikte yaşardık.
Krallar gibi yaşıyorlardı.
Hepimiz bir otelde yaşıyorduk.
Kapı komşusuyduk.
Biz burada yaşardık.
Onlar barış içinde yaşadı.
İnsanlar köylerde yaşıyordu.
Onlar orada mutlu bir hayat yaşadı.
Biz her zaman burada yaşadık.
Boston'da yaşadılar.
Lüks içinde yaşarlardı.
İnsanların yaşamalarını istiyorum.
Kendi imkanlarıyla geçinemiyorlardı.
Burada hiç yaşamadık.
Biz hep Boston'da yaşıyoruz.
Onların her ikisi de Boston'da yaşadı.
Onların yaşamasını istiyorum.
Biz Boston'da yaşardık.
Tilki ve ayı birlikte yaşadılar.
İnsanlar köylerde yaşardı.
Daha önce burada yaşadın mı?
vatandaşların %7'si yoksulluk mağduruydu,
Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?
Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.
O günden sonra mutlu bir şekilde yaşadılar.
Nerede yaşadın?
Fremont ve Sutter, California'da yaşadılar.
Bu, onların içinde yaşamış oldukları ev.
Üç tane ayı, o küçük evde yaşıyordu.
Boston'da hiç yaşamamıştık.
Avustralya'da çok uzun yaşamadık.
Hiç Avustralya'da yaşamadık.
Ben doğduğumda anne babam Boston'da yaşıyordu.
O zamanlar orada ilkel insanlar yaşıyordu.
- Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- Savaş sırasında kırsalda yaşadılar.
Hiç eski bir binada yaşadın mı?
Tom ve Mary her zaman Boston'da yaşadı.
- Kız kardeşler birbirleriyle ahenk içerisinde yaşadı.
- Kız kardeşler birbirleriyle uyum içinde yaşadı.
Geçen yıl Sasayama'da yaşadın mı?
İkisi de sonsuza dek mutlu yaşadı.
Tom ve ben bir odayı paylaştık.
New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
Burada yaşadın mı?
Bu insanlar birlikte çalışıyor ve yaşıyorlar.
Tokyo'ya gelinceye kadar orada yaşadılar.
Erkek kardeşim ve ben odayı paylaştık.
Ölene dek mutlu yaşadılar.
Onlar evlenmeden önce iki yıl birlikte yaşadı.
O ve ben evlenene kadar birlikte yaşamadık.
Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Bir zamanlar fakir bir adam ve zengin bir kadın yaşardı.
Peri masalları genellikle "bir zamanlar" ile başlar ve "sonsuza kadar mutlu yaşadılar" ile biter.
Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
Biri beyaz ve biri siyah renkli iki küçük sincap, büyük bir ormanda yaşadı.
Jacksonlar buraya taşınmadan önce Boston'da yaşadılar.
Bu onlar çocukken yaşadıkları evdir.
İki küçük tavşan, beyaz tavşan ve siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşadılar.
6. yüzyılın başlarında yaklaşık aynı zamanda yaşadılar.
O, okul dışında, evi olmayan, karton kutularda yaşayan insanları gördü.
Hem Tom hem de Mary çocukken Boston'da yaşıyorlardı.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyorlar.
Boston'da yaşamış olan birkaç arkadaşım var.
Bir bir şehirde yaşıyorum, ancak ailem bir köyde yaşıyordu.
Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.
Evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular ve hayatları boyunca mutlu yaşadılar.
Ruslar asla Obama yönetiminin altındaki kadar kötü yaşamadı.
Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.
Tokyo'ya gelmeden önce Osaka'da on yıl yaşadık.
Hiç Boston'da yaşadın mı?
Geçen yıl nerede yaşadın?
Kobe'de ne kadar yaşadın?
Tom eskiden nerede yaşadığını biliyor mu?
Çocukken Boston'da mı yaşıyordun?
Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.
Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.
Hiç başka bir ülkede yaşadın mı?
Hiç kırsal alanda yaşadın mı?
Hangi evde yaşadın?
Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
Burada kaç yıl yaşadın?
Eskiden Boston'da yaşadığını söylediğini düşündüm.
Uzun zaman önce, çoğu insan mevsimler değiştikçe taşınan gruplarda yaşıyordu.
Ben çok küçükken, biz Tokyo'nun yaklaşık yüz kilometre kuzeyinde Utsunomiya'da bir evde yaşıyorduk.
Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
Tom'a eskiden Boston'da yaşadığını söyledim.