Examples of using "её" in a sentence and their turkish translations:
Onu uyandır.
Onu dinle.
Onun öğretmeni onu övdü.
Onu terk et.
- Gitmesine izin ver.
- Bırak gitsin.
- Bırak onu gitsin.
Onu affet.
Onu tanımla.
- Sarıl ona.
- Ona sarıl.
Onu kurtar.
Onu öp.
Onu bekle.
- Onu durdur.
- Onu durdurun!
Onu öldür.
Onu serbest bırak.
- Onu idam edin.
- Onu infaz edin.
Onu bekledin mi?
Onu buldun mu?
- Sen onu küçümsedin.
- Sen onu hafife aldın.
Onu tutukladın mı?
Onu eve götür.
Onu tanıdın mı?
Onu sevdin mi?
Onu kızdırmayı kes.
Onu uyandırma.
Onun arkadaşı mısın?
Onun babası bir polistir.
O bir araba tarafından ezildi.
Onu yedim.
- Onu bulacaksın.
- Onu bulacaksınız.
Onu anladın mı?
Onu buraya getir.
Onu uyandırmaya gidelim.
Sadece onu dinle.
Onu göreceksin.
Onu hatırlıyor musun?
Onu öldürdün mü?
Ondan nefret ettim.
Onu oradan çıkar.
Sen onu korkuttun.
Onu kovdum.
Onu suçlama.
Onu anlıyor musun?
Onu ben buldum.
Onu korkuttun.
Onu herkes sever.
Onu gördün mü?
Onu zehirledin mi?
- Sen onu küçümsedin.
- Sen onu hafife aldın.
- Onu küçümsedim.
- Onu hafife aldım.
Onu dinledim.
Ben onu gördüm.
Onu korkutmayı bırak.
Ben onu tanıdım.
Ondan korkuyor musun?
Onu kızdırma.
Onu öptüm.
Onu affettim.
Onu bekliyordum.
Biri onu öldürdü.
Sen onu öldürecek misin?
Onu öpecek misin?
Biri onu zehirledi.
Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.
O bir araba tarafından çarpıldı.
Adını mürekkeple yazması istenildi.
Onun babası bir öğretmen mi?
Onu görmek zordur.
Onlar onu götürdüler.
Bu kitap onunki.
Onu buradan çıkarın.
Biz onu aradık.
Herkes onu tanır.
Onu incitme.
Onu kurtardım.
Onu bekliyorum.
O kurtarılamaz.
Ben onu zekamla alt ettim.
O onu seviyordu.
Biz onu bulacağız.
Bu onun şemsiyesi mi?
O, burada değil.
- Onu bulacak.
- O, onu bulacak.
- Onu bulacak.
- O, onu bulacak.
Mary onu bulacak.
- Onu teşvik etmeyin.
- Onu cesaretlendirmeyin.
Onun aksanı onu ele verdi.
Ona sarıldı.
Onu rahatsız etmeyin.
Onu seviyorum.
Onu dinleme.
Onu kandırdık.
Onlar onu gördü.
Onu hatırlıyorum.
Onun bir sonraki suçu onun sonu olacak.
Polis onu tutukladı.
Hadi onu bulalım.
Ona sarıldım.
Ben onu bekledim.