Examples of using "преподаватель" in a sentence and their turkish translations:
O senin öğretmenin mi?
Tom tarih öğretmenidir.
Sen bir öğretmensin.
Onun öğretmeni onu övdü.
Öğretmen sandalye üzerinde oturuyor.
Annem bir psikoloji öğretmeni.
Kız kardeşim İngilizce öğretmenidir.
Ben öğretmenim.
Tom bir Çin edebiyatı öğretmenidir.
Özel öğretmenim var.
Öğretmen misin yoksa öğrenci misin?
- En sevdiğin öğretmenin kimdir?
- En sevdiğin öğretmenin kim?
O senin öğretmenin mi?
O senin öğretmenin mi?
Öğretmen öğrencilerine karşı otoriter.
Bir İngilizce öğretmeni olarak kalifiyedir.
- Annem bir lise öğretmenidir.
- Annem bir lise öğretmeni.
Öğretmen sözünü tutmadı.
Karısı bizim İtalyanca öğretmenimiz.
Babam bir öğretmendir.
Öğretmenleri girdiğinde öğrenciler ayağa kalkar.
Öğretmenimiz bazen çok hızlı konuşur.
O benim profesörüm.
Öğretmen, kız öğrencilerinin hepsinin ona aşık olmasını sağladı.
O bir İngilizce öğretmenidir.
Bu kişi bir öğretmendir.
Öğretmenin kimdir?
O benim İspanyol profesörüm.
O profesör geçen yıl öldü.
Sanat öğretmeni gece resim yapar.
Karam yeni bir öğretmendir.
Tom bizim öğretmenimiz.
Tom bir Fransızca öğretmeni mi?
Tom bir yardımcı profesördür.
Bizim profesör gelecek haftaya kadar sınavı erteledi.
Bizim profesör dersine her zaman vaktinde gelir.
Öğretmenim bana elimden geldiği kadar çok okumamı söyledi.
İngilizce öğretmenim bu kitapları okumamı tavsiye etti.
Konuştuğum adam İngilizce öğretmenimdir.
O bir fen bilgisi öğretmenidir.
Öğretmen sınavda bir öğrenciyi kopya çekerken yakaladı.
Öğretmen sandalyesinde oturuyordu.
Her pazartesi Fransızca öğretmenimiz bize test verir.
Öğretmen sandalyede oturur.
Öğretmen, sınavın muhtemelen karmaşık olacağı konusunda bizi uyardı.
Tom benim Fransızca öğretmenim.
Öğretmen birinin kopya çektiğini gördü.
İşte öğretmenimiz geliyor.
Eşim bir Fransızca öğretmeni.
- Öğretmen misin yoksa öğrenci misin?
- Sen bir öğrenci misin yoksa bir öğretmen misin?
Fransızca öğretmeni olduğunu düşündüm.
Çince öğretmenim erkek.
Annesi bir İngilizce öğretmenidir.
Tom bildiğim en iyi Fransızca öğretmenidir.
Bay Hirayama çok iyi bir öğretmendir.
O bir doktor değil ama öğretmen.
Tom Mary'nin Fransızca öğretmeni.
Ben Tom'un Fransızca öğretmeniyim.
Bay Jackson tarih öğretmenimiz.
O bizim öğretmenimiz.
- Bir Fransızca öğretmeniyim.
- Ben bir Fransızca öğretmeniyim.
- Fransızca öğretmeniyim.
Diğer öğrenciler çok gürültü yaptığı için Tom öğretmenin ne dediğini duyamıyordu.
Öğretmen bana konuşmamı hazırlamak için daha çok zaman harcamam gerektiğini söyledi.
Ben bir öğretmenim, bir öğrenci değilim.
- Ben bir doktor değilim fakat bir öğretmenim.
- Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.
Ben yabancılar için bir İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inan bana, ben ne hakkında konuştuğumu biliyorum.
Ben bir öğretmenim, bir öğrenci değilim.
Öğretmen bana ayın dünyadan nasıl farklı olduğunu sordu.
Öğretmen benim sorumun cevabını bilmediğini söyledi.
Öğretmen öğrencilerin hatalarıyla asla alay etmedi.
Ben bir doktor değilim fakat bir öğretmenim.
Öğretmen bize sorular sormaya başladı.
Fransızca öğretmenim benimle aynı yaşta.