Examples of using "возрастом" in a sentence and their turkish translations:
Onun hafızası yıllarla birlikte zayıfladı.
O büyüdükçe akıllandı.
Akıl yaşla gelir.
Yaşlandıkça daha inatçı oldu.
Büyüdükçe Tom gittikçe daha yakışıklı oldu.
Ölüm riski, yaş yükseldikçe çok artıyor.
Neden yaşlandıkça bir şeyleri unutmaya daha yatkınız?
O yaşlanırken gittikçe daha inatçı oluyor.
Mary ne kadar yaşlanırsa o kadar çekilmez olur.
büyüdüğümüzde bu kabiliyeti yitiriyor oluşumuz.
veya yaşına uygun bir işte çalışsın istiyoruz.
Biz yaşlanırken bildiğimizi okuruz.
Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.
Yıllar geçtikçe, bir aptal daha zeki olmaz, ama yaşlı bir aptal olur.
Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum.
Tom Mary'nin yaşlandığı için ne kadar çirkin olduğuna inanamadı.
Arkadaşlarımdan çoğu yaşlanırken kilo almalarına rağmen ben ağırlığımı düşük tuttum.
O yaşlanırken gittikçe daha inatçı oluyor.