Examples of using "Извини" in a sentence and their turkish translations:
Özür dilerim, çok aptalım.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Tamam. Özür dilerim.
Anlamadım !!
Üzgünüm ama Mary haklı.
Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Seni tekrar rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Telaffuzum kötü, özür dilerim.
Üzgünüm. Trafik ağırdı.
Üzgünüm, bir refleksti.
Üzgünüm, çok endişeliydim.
Üzgünüm, Tom. Bunu yapamam.
Bunun konuyla bir alakası yok. Üzgünüm.
Geç kaldığım için üzgünüm. Uyuyakalmışım.
Üzgünüm, ben sadece bilmiyorum.
Üzgünüm anlamadan hüküm verdim.
Üzgünüm sizi duyamıyorum.
Sana yalan söylediğim için üzgünüm.
Seni tekrar rahatsız etmek zorunda olduğum için üzgünüm.
Sana ateş ettiğim için üzgünüm.
Seni insafsızca suçladım. Üzgünüm.
Affedersiniz, sizin adınız neydi?
Beni affet! Ben yorgunum ve sinirliyim.
Özür dilerim Muhammed, senin adını unuttum!
Üzgünüm. Bu konuyu unuttum.
Üzgünüm, o bir yazım hatası.
Affedersin, Jorge! Seni görmedim.
Üzgünüm, ben bir hata yaptım.
Kesintiyi bağışlayın.
Bunu yapamam. Üzgünüm.
Üzgünüm. Sana söyleyemem.
Üzgünüm ama burada hatalısın.
Gelemem, üzgünüm.
Unuttuğum için üzgünüm. Bugün tamamen zil zurna sarhoşum.
Üzgünüm sana daha erken yazamadım.
Üzgünüm, Tom. Senin yöntemlerini tasvip etmiyorum.
Karışıklık için üzgünüm.
Üzgünüm ama sizinle akşam yemeği yiyemem.
Üzgünüm ama benim zaten bir kız arkadaşım var.
Üzgünüm ama sana yardım edemeyeceğim.
Üzgünüm, amacım sizi terslemek değildi.
Üzgünüm fakat Susan'la evlenemezsin.
Bağışla, hala burada olduğunu bilmiyordum.
Affedersiniz, sesinizi biraz düşürür müsünüz?
- Kusura bakma, sana önemli bir şey söylemeyi unuttum.
- Üzgünüm, sana önemli bir şey söylemeyi unutmuşum.
- Üzgünüm, dalmışım.
- Kusura bakma, kafam başka bir yerdeydi.
Kusura bakma ama hatalısın.
Üzgünüm, anlamıyorum.
Üzgünüm, ama seni çok iyi duyamıyorum.
Üzgünüm, prezervatif olmadan onu yapmayacağım.
Geçen gün için özür dilerim.
Üzgünüm ama şimdi seninle konuşamam.
Üzgünüm ama gitmek zorundayım.
Bana bir saniye izin verin.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
Üzgünüm, benim hiç param yok.
Ben gitmek zorunda olduğum için üzgünüm.
Özür dilerim. Seni uyandırdım mı?
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?
- Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
- Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Üzgünüm size saati söyleyemem, saatim yok.
Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.
Üzgünüm, seni korkutmak istemedim.
Beni affet, biraz gerginim.
Üzgünüm. Bunu yapamam.
Üzgünüm, seni seviyorum.
Böyle giyinmiş olduğum için özür dilerim.
Üzgünüm baba, çocukken ona bunun için kırılmıştım
Lütfen beni bağışlayın, gitmek zorundayım.
"Üzgünüm!" "Önemli değil. Merak etmeyin."
Üzgünüm, bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
Üzgünüm, onu fark etmedim.
Üzgünüm, seni duyamadım.
Üzgünüm, gitmek zorundayım.
Üzgünüm, ben takip etmiyorum.
"Ayy! Kaleyi patlattığım için üzgünüm. Sihirli havai fişeklerimi kullanıyordum." "Bir dahakine daha temkinli ol, Link."
Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
Üzgünüm, İngilizce konuşmuyorum.
Bana biraz müsaade et.
"Ah Tom, sen büyük, güçlü adamsın! Buraya gel ve beni öp!" "Üzgünüm! Ben evliyim!"
Üzgünüm ama hatalısın.
- Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
- Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Bu kadar geç vakitte aradığım için üzgünüm. Sadece sesini duymak istedim.
Üzgünüm, akşam için başka planım var.
Üzgünüm fakat seninle gidemem.
Üzgünüm, amacım seni korkutmak değildi.
Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.