Examples of using "Живой" in a sentence and their turkish translations:
Onu canlı bulduk.
Tom kıl payı ölümden döndü.
- Esperanto canlı bir dildir.
- Esperanto yaşayan bir dildir.
Kedi yaşayan fareyle oynadı.
Tom hayatta mı?
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
Ölü bir kahraman olmaktansa canlı bir korkak olmak daha iyidir.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
Bugün tırmanış ekibinden hayatta kalan tek kişi benim.
Hâlâ hayattayım.
Gölette birçok canlı balık gördük.
Lanet olası bir ruh yoktu.
Tom, Mary'yi canlı gören son kişiydi.
Tom, Mary'yi canlı gören en son kişi değildi.
Ölü ya da diri, seni hep seveceğim.
Hayattayım.
Tom, Mary'yi hayatta gören son kişi değildi.
O hâlâ köpeğinin canlı bulunabileceği umuduna tutunuyordu.
Beni asla canlı ele geçiremeyeceksin!
Orada hayatta mısın?
Yoğun sisten dolayı, bir tek kişi görülemedi.
Tom'un hâlâ hayatta olmasına şaşırdım.
O, o zaman o uçuşu yapmamış olsaydı, şimdi hayatta olurdu.
Canlı müziği sevebileceğim yerel bir jazz kulübüne gitmek istiyorum.
Onun ölü mü yoksa hayatta mı olduğunu bilmiyorum.
Seni tekrar canlı görmeyeceğimi düşünüyordum.
Bana, “Tamam!” dedi, “Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben'im. Susayana yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim.