Translation of "Veneno" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Veneno" in a sentence and their turkish translations:

É veneno.

Bu zehirdir.

- Qual é o seu veneno?
- Qual é o teu veneno?
- Qual é seu veneno?

Senin zehirin nedir?

Vamos recolher o veneno.

Tamam, zehri almak için

Tom cuspiu o veneno.

Tom zehiri tükürdü.

Vamos lá recolher o veneno.

Tamam, zehri almak için

Ela se suicidou com veneno.

Zehir içerek intihar etti.

A dose faz o veneno.

Doz zehiri belirler.

A nicotina é um veneno.

Nikotin zehirdir.

Tom ingeriu acidentalmente veneno de rato.

- Tom kazara bir miktar fare zehiri yuttu.
- Tom yanlışlıkla biraz fare zehiri içti.

E deita lá veneno, como uma cobra,

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

A guerra é o veneno do mundo.

Savaş dünyanın zehiridir.

A suspeita é o veneno da amizade.

Şüphe, dostluğun zehiridir.

- Ele perdeu esperança e suicidou-se com veneno.
- Ele perdeu as esperanças e se matou com veneno.

O umudunu kaybetti ve zehir alarak intihar etti.

Este líquido transparente contém uma espécie de veneno.

Bu saydam sıvı bir tür zehir içerir.

Não existe antídoto para o veneno desta cobra.

Bu yılanın zehirinin bir panzehiri yok.

O seu nome, quando traduzido, significa "Hálito de veneno"

Adının kelimesi kelimesine çevirisi, "zehir nefes".

O veneno causa problemas de respiração e depois paralisia,

Zehir nefes almayı zorlaştırıyor, sonra da felç başlıyor.

E deixar o veneno escorrer para dentro do frasco.

ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar.

Está a ver a glândula de veneno na cauda?

Arkasındaki zehir kesesini gördünüz mü?

Mas o veneno de cobra não aguenta este calor.

Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Ele perdeu a esperança e se matou com veneno.

O, ümidini kaybetti ve zehirle intihar etti.

O veneno das rãs-seta pode matar um ser humano.

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

E deixar o veneno escorrer para dentro do frasco. Certo.

ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar. Tamam.

Uma gota do veneno é suficiente para matar 160 pessoas.

Bir damla zehir 160 insanı öldürmeye yeter.

Só quero ter certeza de que isto não é veneno.

Ben sadece bunun zehir olmadığından emin olmak istiyorum.

Uma gota deste veneno é suficiente para matar 160 pessoas.

Bu zehirin bir damlası 160 kişiyi öldürmek için yeterlidir.

Este veneno mata baratas, mas não é eficaz para ratos.

Bu zehir karafatmaları öldürüyor ama fareler için etkili değil.

Quero tirar a peçonha que se encontra nas glândulas de veneno,

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Veja isto. Está a ver a glândula de veneno na cauda?

Şuna bakın. Arkasındaki zehir kesesini gördünüz mü?

Bom trabalho! Mas o veneno de cobra não aguenta este calor.

İyi işti! Ama yılan zehri bu sıcakta çok dayanmaz.

O escorpião-do-arizona tem veneno potente o suficiente para matar.

Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.

Serão glândulas de veneno muito potentes. Não precisa de pinças grandes.

bu zehir kesesinin çok etkili olduğu kesindir. Büyük pençelere ihtiyacı yok.

Estes pedicellariae vão agarrar-te a pele e injetar este veneno poderoso.

pediseller derinize yapışıp çok güçlü bir zehir bırakır.

As únicas partes perigosas da cobra são o veneno e as presas.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri.

Mas se, como este, tiverem pinças pequenas mas glândulas de veneno grandes,

Bunun gibi küçük pençeleri ve kuyruğunda büyük bir zehir kesesi varsa

Se o seu filho tomar veneno, leve-o imediatamente a um hospital.

Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.

O seu poder, o seu veneno, é potente. É melhor não o provocar.

Güçlü, zehri çok kuvvetli. Bulaşılacak bir şey değil.

Através da velocidade de ação, de quão potente o veneno é em nós,

zehrin gücü ve hızlı harekete geçmesi,

Quanto mais depressa o coração bater, mais depressa o veneno percorre o corpo.

Kalbiniz ne kadar hızlı atarsa zehir vücudunuzda o kadar hızlı dolaşır.

Mas é o veneno, evoluído durante milénios, que é a chave dos efeitos devastadores.

fakat binlerce yıl içinde evrilen zehri yıkıcı etkilerinin anahtarıdır.

As únicas partes perigosas da cobra são o veneno e as presas. Pronto, vamos.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri. Tamam, hadi gidelim.

Bem, começa com o seu veneno, um cocktail potente letal, de rápida ação e anticoagulante.

Zehriyle başlayalım. Güçlü, hızlı harekete geçen, kanı sulandıran ölümcül bir karışım.

Pelo menos conseguimos recolher algum do veneno necessário para fazer o antídoto para o hospital.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

Ainda há muito deserto por explorar, mas o veneno de cobra não aguenta este calor.

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Se for picado, tem cerca de 60 minutos antes de o veneno fechar as vias respiratórias.

Eğer sokulduysanız zehir solunum yollarınızı tıkamadan önce 60 dakikanız var demektir.

Mas algum do veneno havia ficado debaixo da sua pele e reagia, ardendo, uma e outra vez.

ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

O centípede asiático pode ser mau, mas não é maléfico. Na medicina chinesa, o seu veneno é usado para tratar convulsões e feridas de pele.

Asya orman kırkayağı zararlı olabilir, ama hepten kötü değildir. Zehri, Çin tıbbında nöbetleri ve cilt yaralarını iyileştirmek için kullanılır.