Translation of "Trás" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Trás" in a sentence and their turkish translations:

- Olhe para trás!
- Olhem para trás!
- Olha pra trás!

Arkana bak!

- Olhe para trás!
- Olhem para trás!

Arkana bak!

Para trás.

Tamam, geri çekil!

Para trás!

Tamam. Geri çekil!

- Não olhe para trás.
- Não olhes para trás.

Çekinme.

Explosão por trás

patlamanın olduğu, arkasından

- Dê um passo para trás.
- Deem um passo para trás.

Bir adım geri atın.

- Não me deixe para trás!
- Não me deixem para trás!

Beni arkada bırakmayın!

Mastigando pessoas por trás

arkasından insanları çiğnemesi

Ele saiu por trás.

Arka taraftan fırladı.

Para trás, por favor.

Lütfen geriye gidin.

Ele caiu para trás.

O geriye düştü.

Nunca olhe para trás.

Asla geriye bakma.

Deixaram-me para trás.

Ben geride bırakıldım.

Eu disse para trás!

Vazgeç dedim!

Não olhe para trás.

- Geriye bakma.
- Geriye bakmayın.

Tom tropeçou para trás.

Tom geriye tökezledi.

Deixou-o para trás. Finalmente.

Kurtuldu. Nihayet.

Está soando por trás agora?

şu an bir arkadan ses mi geliyor sanki?

Alguém me agarrou por trás.

Birisi beni arkamdan yakaladı.

Eu fui deixado para trás.

- Geride bırakıldım.
- Arkada bırakıldım.

Eles foram deixados para trás.

Onlar arkada bırakıldı.

Ele me atacou por trás.

O bana arkadan saldırdı.

Tom deixou Mary para trás.

Tom Mary'yi geride bıraktı.

Tom deixou algo para trás.

Tom arkasında bir şey bıraktı.

- Eu não posso deixá-lo para trás.
- Eu não posso deixá-la para trás.

Seni geride bırakamam.

Uma das crias ficou para trás.

Yavrulardan biri ayrı düşmüş.

Tosun Pasha filme veio por trás

tosun paşa filmi geldi arkasından

Ela foi para trás do prédio.

Binanın arkasına gitti.

Ele veio de trás da cortina.

O, perdenin arkasından geldi.

Eu deixei minha bolsa para trás.

Çantamı geride bıraktım.

Não pode deixar Tom para trás.

Tom'u arkada bırakamazsın.

Tom tropeçou e caiu para trás.

Tom tökezledi ve geriye düştü.

Não vou deixar Tom para trás.

Tom'u geride bırakmıyorum.

Tom penteou o cabelo para trás.

Tom saçını arkaya taradı.

Tom deu um passo para trás.

Tom geriye adım attı.

Agora dá um passo para trás.

Şimdi geri çekil.

O que eu deixei para trás?

Geride ne bıraktım?

Não podemos deixá-lo para trás.

Biz onu arkada bırakamayız.

Sami estava na parte de trás.

Sami arkadaydı.

E podemos abrigar-nos por trás disto.

Ve arka tarafına rahatça sokulabiliriz.

- Olhe atrás de você.
- Olhe para trás.

Arkana bak.

Eu não posso deixá-lo para trás.

Onu geride bırakamam.

Tom não queria deixar Mary para trás.

Tom Mary'yi geride bırakmak istemiyordu.

A lua saiu de trás das nuvens.

Ay bulutların arkasından çıktı.

Fale o alfabeto de trás para frente.

Alfabeyi tersten oku.

Um homem apareceu de trás da porta.

Kapının arkasından bir adam çıktı.

O garoto fugiu sem olhar para trás.

Çocuk arkasına bakmadan kaçtı.

Qual é a razão por trás disso?

Bunun arkasındaki neden nedir?

Quando puxam a cabeça para trás e recuam,

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri

O rei dos vigias por trás do filme

arkasından gelen bekçiler kralı filmi

Não é bom lamentar por trás dos mortos.

Ölünün arkasından ağıt tutmak iyi birşey değil denir

O coma que ele geralmente deixa para trás

genellikle arkasında bıraktığı koma

Ele também tirou o Apple-3 por trás

Arkasından Apple-3'ü de çıkardı

Formigas por trás estão seguindo esses traços químicos

arkadan gelen karıncalar bu kimyasal izleri takip ederek ilerliyorlar

Quem vem de trás também deixa vestígios químicos

arkadan gelenler de yalnız, kimyasal izler bırakıyorlar

Eles vivem na parte de trás dessas lagartas

bu tırtılların sırtında yaşıyorlar

O que foi que eu deixei para trás?

Geride bıraktığım neydi?

O ancião parou repentinamente e olhou para trás.

Yaşlı adam aniden durdu ve geriye baktı.

A lua veio por de trás da nuvem.

Ay bulutun arkasından çıktı.

Quem não está avançando está andando para trás.

Eğer ileriye gitmiyorsan geriye gidiyorsun.

O Tom até olhou para trás da porta.

Tom kapının arkasına bile baktı.

Para saltar para trás, pressione "direita" e depois "aceitar".

Ters takla için "Sağ"a ve "Tamam"a basın.

- Como Maidan. - Quem estava por trás deles? A direita.

-Maidan gibi. -O grupların arkasında kim vardı? Sağ kanat.

Eu tenho que descobrir quem está por trás disto.

Bunun arkasında kimin olduğunu bulmalıyım.

Deixe o passado para trás e siga em frente.

Geçmişi geride bırakın ve devam edin.

À medida que a Lua desaparece por trás das montanhas...

Ay, dağların arkasında kaybolurken...

Por isso, temos de pensar no que deixamos para trás.

Artık arkada ne bırakacağımızı düşünmeliyiz.

Mas o texto não é visível quando visto de trás

ama arka tarafından bakıldığında yazı gözükmez

Esse é o traço deixado para trás, chamamos de coma

bu arkasında bıraktığı ize ise koma diyoruz

Feito Apple-2, o primeiro computador pessoal por trás dele

Arkasından ilk kişisel bilgisayar olan Apple-2'yi yaptı

Eles se inclinam para trás assim, oh, deixe-me aproveitar

yaslanıyorlar böyle arkaya oh keyfime bakayım

Pode ser que isso tenha sido verdade muitos anos trás.

O yıllar önce doğru olabilirdi.

Penso que o meu namorado me esteja passando para trás.

Erkek arkadaşımın beni aldattığını düşünüyorum.

Tom disse que encontrou uma carteira no banco de trás.

Tom arka koltukta bir cüzdan bulduğunu söyledi.

Os penhascos proporcionam alguma segurança. Mas a cria ficou para trás.

Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.

E por trás desses artefatos históricos foram trazidos para a Turquia

Ve arkasından o tarihi eserler Türkiye'ye getirildi

Existe uma estrutura tão doce na parte de trás do pulgão

işte yaprak bitinin sırtında böyle şekerli bir yapı var

- Eu não posso abandoná-la.
- Não posso deixá-la para trás.

Onu geride bırakamam.

Deixe o passado para trás e preocupe-se com o presente.

Geçmişi geride bırak ve şimdiye dikkat et.

Não se pode fazer girar para trás a roda do tempo.

Zaman tekerleğini geriye çeviremezsin.

Às vezes precisamos olhar para trás para saber onde estamos indo.

Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmamız gerekir.

Tom sempre se senta na parte de trás da sala de aula.

Tom her zaman sınıfın arkasında oturur.

Ou ficar por trás da árvore, usando o que a natureza nos dá?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou ficar por trás da árvore, usando o que a natureza nos dá?

yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Há 60 milhões de crianças deixadas para trás na região rural da China.

Çin'in kırsal kesimlerinde arkada bırakılmış 60 milyon çocuk var

Não põe os tentáculos para trás para o caso de ter de recuar.

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

Então o irmão mais novo fugiu, e o mais velho ficou para trás.

Sonra küçük kardeş yola çıktı, ve büyük geride kaldı.

Confie na pessoa que sabe ver em ti três coisas: a mágoa por trás do teu sorriso, o amor por trás da tua raiva e o motivo do teu silêncio.

Sende üç şeyi fark eden insana güven: gülümsemenin ardında sakladığın acıyı, öfkenin ardındaki sevgiyi, suskunluğunun ardındaki sebebi.

Muitas religiões orientais ensinam que há uma unidade por trás da diversidade dos fenômenos.

Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.

Tom esgueirou-se por trás do guarda e o golpeou com uma chave inglesa.

Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.

- A porta da frente da casa do Tom estava trancada, mas a de trás não.
- A porta da frente da casa do Tom estava trancada, mas a porta de trás não estava.

Tom'un evinin ön kapısı kilitliydi ama arka kapı kilitli değildi.

Quando puxam a cabeça para trás e recuam, significa que podem lançar-se e atacar.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

- Eu tenho olhos na parte de trás da minha cabeça!
- Eu tenho olhos na nuca!

Başımın arkasında gözüm var.