Translation of "Pequenas" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Pequenas" in a sentence and their turkish translations:

Tão pequenas.

Bakın, küçük yumurtalar.

pequenas mentiras

küçük yalanlar

Pequenas diferenças

Küçük farklılıklara

Essas pequenas criaturas.

bu küçücük yaratıklar.

Tom tem mãos pequenas.

Tom'un küçük elleri var.

Eu tenho mãos pequenas.

Küçük ellerim var.

Almas pequenas têm pequenas preocupações, grandes almas não têm tempo para preocupações.

Küçük zihinlerin küçük endişeleri vardır, büyük zihinlerin endişeler için vakti yoktur.

Como pequenas gotas de saliva.

tükürük gibi.

Duas garrafas pequenas, por favor.

İki küçük şişe, lütfen.

As famílias pequenas são mais unidas.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

Também queremos encontrar algumas informações pequenas

Aynı zamanda da bazı küçük bilgilere de ulaşın istiyoruz

Ensinar crianças pequenas não é fácil.

Genç çocuklara öğretmek kolay değildir.

Nós liberamos pequenas gotículas de água.

dışarıya küçük su damlacıkları bırakırız.

Eles não notaram as pequenas diferenças.

Onlar küçük farkları fark etmedi.

As crianças pequenas eram bem curiosas.

Küçük çocuklar çok meraklıydılar.

As probabilidades estão contra as crias pequenas.

Olasılıklar her bir ufak yavrunun aleyhine.

As estrelas parecem pequenas mas são grandes.

Yıldızlar küçük gibi görünür ama büyükler.

As dimensões do átomo são extremamente pequenas.

Bir atomun boyutları son derece küçüktür.

Pequenas mudanças podem fazer uma grande diferença.

Küçük değişiklikler büyük bir fark yaratabilir.

As crianças pequenas gostam de tocar em tudo.

Küçük çocuklar her şeye dokunmak ister.

É raro ver-se crias de puma tão pequenas.

Bu kadar küçük puma yavruları nadiren görülür.

Valorizamos mentiras tão pequenas que não nos importamos muito.

değer veriyoruz böyle küçük yalanlarınada çokta önemsemiyoruz takılmıyoruz yani

Mas essas concessões eram muito pequenas, longe muito tarde.

Ama bu tavizler çok azdı çok geç.

Esse livro é familiar a todas as crianças pequenas.

Bu kitap, tüm küçük çocuklar için tanıdıktır.

As casas e os carros pareciam pequenas vistas do céu.

Evler ve arabalar gökyüzünden bakınca küçücük görünüyorlardı.

Quero saber o que você acha de aglomerações sociais pequenas.

Peki ya küçük sosyal buluşmalar, görüşmeler?

Pequenas fazendas locais se transformaram em operações de tamanho industrial.

Küçük yerel çiftlikler endüstriyel boyutta işletmelere dönüştü.

Estas plantas estão muito pequenas. Acho que não vão crescer.

Bu bitkiler çok küçük. Ben onların büyüyeceklerini sanmıyorum.

Em outras palavras, colocando-os um a um com bocas pequenas

yani aslında o küçücük ağızlarla tek tek üst üste konularak

Mas se, como este, tiverem pinças pequenas mas glândulas de veneno grandes,

Bunun gibi küçük pençeleri ve kuyruğunda büyük bir zehir kesesi varsa

Mas tem ossos especiais nas orelhas que registam pequenas vibrações na areia.

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

Se você resolver as coisas pequenas, as coisas grandes vão se resolver sozinhas.

Eğer küçük şeyleri halledersen, büyük şeyler kendiliğinden hallolur.

"Certo, está a matar estes animais." Então, procuro mortes, pequenas marcas, escavações na areia,

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

Grandes mentes conversam sobre ideias, mentes medianas conversam sobre acontecimentos, mentes pequenas conversam sobre pessoas.

Büyük akıllar fikirleri, ortalama akıllar olayları, küçük akıllar ise kişileri tartışır.

Você tem dificuldade para entender o que lhe dizem as mulheres ou as crianças pequenas?

Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?

Até mesmo crianças pequenas têm senso inato do que é certo e o que não é.

Küçük çocukların bile neyin adil olduğu ve neyin olmadığı konusunda doğuştan gelen bir duyusu vardır.

Podem usar estas pequenas pinças para segurar pedaços de coral e algas por cima de si para os ajudar a camuflar a sua presença,

Küçük kıskaçlarıyla mercan döküntülerini ve yosunları üzerlerine getiriyorlar, kamufle oluyorlar,