Translation of "Nuvens" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Nuvens" in a sentence and their turkish translations:

Nuvens escondiam o sol.

Bulutlar güneşi sakladı.

As nuvens estão escurecendo.

Bulutlar kararıyor.

Olhe essas nuvens escuras.

Şu siyah bulutlara bak.

- O vento levou as nuvens embora.
- O vento afastou as nuvens.

Bulutlar rüzgar tarafından uzaklaştırılıyordu.

As nuvens estão se separando.

Bulutlar dağılıyor.

Estamos voando sobre as nuvens.

Biz bulutların üstünde uçuyoruz.

As nuvens atravessaram o céu.

Bulutlar gökyüzünde rüzgarla sürüklendi.

Nuvens flutuavam no céu azul.

Bulutlar mavi gökte yüzüyor.

Vimos nuvens sobre a montanha.

Dağın üstünde bulutlar gördük.

- O avião voava acima das nuvens.
- O avião estava voando acima das nuvens.

Uçak bulutların üzerinden uçtu.

Formam-se nuvens que indiciam tempestade...

Fırtına bulutları toplanıyor.

O céu está coberto de nuvens.

Gökyüzü bulutlarla kaplı.

A lua está atrás das nuvens.

Ay bulutların arkasındadır.

Nós estamos voando acima das nuvens.

Biz bulutların üstünde uçuyoruz.

Nuvens pretas estão se reunindo. Chuverá.

Kara bulutlar oluk gibi akıyor. Yağmur yağacak.

Eu voei por cima das nuvens.

Ben bulutların üzerinde uçtum.

Nosso avião estava voando acima das nuvens.

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyordu.

O sol foi para atrás das nuvens.

Güneş bulutların arkasına gitti.

De repente as nuvens escureceram o céu.

Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.

Há mais nuvens hoje do que ontem.

Bugün, dünden daha fazla bulut var.

Algumas nuvens podem ser vistas no céu.

Gökyüzünde bazı bulutlar görülebilir.

Nuvens pretas estão se juntando. Vai chover.

Kara bulutlar toplanıyor. Yağmur yağacak.

A lua saiu de trás das nuvens.

Ay bulutların arkasından çıktı.

O céu está coberto por nuvens cinzas.

Hava, kara bulutlar ile kaplanıyor.

Veja aquelas nuvens negras. Logo irá chover.

Şu kara bulutlara bak. Yağmur yağacak.

Depois da chuva, o sol emergiu das nuvens.

Yağmurdan sonra güneş bulutların arasından belirdi.

O avião estava voando muito acima das nuvens.

Uçak, bulutların çok üzerinde uçuyordu.

O nosso avião está voando sob as nuvens.

Uçağımız bulutların üzerinde uçuyor.

As nuvens esconderam o sol por um tempo.

Bulutlar bir süre güneşi sakladı.

As nuvens voltam a mergulhar a savana na escuridão.

Bulut geliyor ve savan bir kez daha karanlığa gömülüyor.

Não posso ver as estrelas porque há muitas nuvens.

Yıldızları göremiyorum. Hava bulutlu.

- Não há nuvens no céu.
- O céu está límpido.

Gökyüzünde hiç bulut yok.

As nuvens ensombram a Lua e testam a sua visão noturna.

Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.

Eu gosto de me deitar de costas e observar as nuvens passando.

Sırt üstü yatıp bulutların geçişini izlemekten hoşlanıyorum.

Quando garoto eu costumava deitar de costas na grama e olhar as nuvens brancas.

Çocukken çimenlere sırtüstü uzanıp beyaz bulutları seyrederdim.

- Hoje está mais nublado do que ontem.
- Há mais nuvens hoje do que ontem.

- Bugün dünkünden daha fazla bulutlar var.
- Bugün, dünden daha fazla bulut var.

Depois da manhã chuvosa, subitamente as nuvens se abriram e um duplo arco-íris apareceu no céu.

Yağmurlu bir sabahtan sonra bulutlar aniden ayrıldı ve gökyüzünde bir çift gökkuşağı göründü.

Sou fascinado por nuvens e relógios em velhas fotografias — talvez porque podem ser vistos como símbolos da transitoriedade e contínua passagem do tempo.

Belki onlar geçicilik ve sürekli zaman geçidi olarak olarak anlaşılabileceği için eski fotoğraflardaki bulutlardan ve saatlerden etkilendim.

Deus não é um ente limitado que se senta sozinho num trono de ouro nas nuvens. Deus é pura consciência e encontra-se no interior de tudo. Compreendendo essa verdade, aprenda a aceitar e amar a todos igualmente.

Tanrı altın bir tahtta bulutların içinde yalnız oturan sınırlı bir kişi değildir. Tanrı her şeyin içinde yaşayan saf Bilinçtir. Bu gerçeği anlamak için, herkesi eşit kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin.