Translation of "Montanhas" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Montanhas" in a sentence and their turkish translations:

- Escalo montanhas.
- Eu escalo montanhas.

Dağa tırmanırım.

Altíssimas montanhas

yüksek dağların

Eu estava nas montanhas.

Ben dağlardaydım.

Tom adora escalar montanhas.

Tom dağlara tırmanmayı sever.

As montanhas Semien, na Etiópia.

Etiyopya'daki Simen Dağları.

Ele corta árvores nas montanhas.

Dağlarda ağaçlar keser.

Eu sempre gostei das montanhas.

Ben her zaman dağları sevdim.

A fé pode mover montanhas.

İnanç dağları taşıyabilir.

Você gosta de montanhas-russas?

Lunapark hızlı trenini sever misin?

A crença pode mover montanhas.

İnanç dağları kımıldatabilir.

Ela escalava montanhas com ele.

O, onunla birlikte dağa tırmanmaya giderdi.

Que marchou pelas montanhas do Indocuche,

Hindu Kush dağlarının üzerinden yürüyen,

Fuja e se esconda nas montanhas.

Koş ve dağlarda saklan.

O Japão tem muitas belas montanhas.

Japonya'nın bir sürü güzel dağları var.

Eu prefiro as montanhas ao mar.

Ben dağları okyanusa tercih ederim.

Eu vi uma cadeia de montanhas.

Bir sıradağ gördüm.

A assassina escondeu-se nas montanhas.

Katil dağlara saklandı.

Eu tenho uma casa nas montanhas.

Dağlarda bir evim var.

O tempo é muito instável nas montanhas.

Dağlardaki hava çok değişken olur.

E percorrem quilómetros por baixo das montanhas.

Tüneller dağların altından kilometrelerce uzanıyor.

Tom e Maria foram acampar nas montanhas.

Tom ve Mary dağlarda kamp yapmaya gittiler.

E criar um rio dentro das montanhas Rochosas

Rocky Dağları'ndan Meksika'nın kuzeyine akan

Já houve resgates em selvas, desertos e montanhas.

İnsanlar ormanlardan, çöllerden ve dağlardan kurtarıldılar.

Preciso atravessar o vale para chegar às montanhas.

Vadinin altına geçip dağlara ulaşmalıyım. Ah!

Cuidando de algumas ovelhas nas encostas das montanhas,

dağ yamaçlarında birkaç koyun eğilimi,

De terras e mares, rios, montanhas e planícies.

ve deniz, nehirler, dağlar ve ovaların görünümü.

Vou escrever sobre os nossos parques e montanhas.

Park ve dağlarımız hakkında yazacağım.

O sonho de Tom é viver nas montanhas.

Tom'un hayali dağlarda yaşamaktır.

O Sol se pôs por detrás das montanhas.

Güneş dağların arkasından indi.

Eu gosto das montanhas mais do que do mar.

Dağları denizi sevdiğimden daha çok severim.

Nós podíamos ver o reflexo das montanhas no lago.

Biz dağların yansımasını gölde görebiliyorduk.

Algumas pessoas gostam mais do mar, outras das montanhas.

Bazı insanlar denizi daha çok sever, diğerleri dağları daha çok sever.

Das maiores e mais selvagens montanhas de toda a Europa.

Avrupa'nın en büyük ve en yabani dağlarından birinin.

Desceste e saíste das montanhas altas, entraste na ravina protegida,

Yüksek dağlardan aşağı inip korunaklı eteklere indi.

Nas montanhas da Patagónia, o puma fêmea aproveitou a escuridão.

Patagonya dağlarındaki anne puma karanlıktan faydalanmış.

À medida que a Lua desaparece por trás das montanhas...

Ay, dağların arkasında kaybolurken...

Temos de ter muito cuidado ao fazer parapente em montanhas altas.

Yüksek dağlarda yamaç paraşütü yaparken çok dikkatli olmalısınız.

Boa ideia, a de usar a mina como atalho pelas montanhas.

O madeni, dağın altıdan geçmek için kestirme olarak kullanmak iyi bir karardı.

O inverno chegou às montanhas da Patagónia, no sul do Chile.

Kış, Şili'nin güneyindeki Patagonya'nın dağlarına ulaştı.

Estamos subindo as montanhas, então por que você não vem conosco?

Dağlara çıkacağız, bu yüzden neden bizimle gelmiyorsun?

Para uma pessoa em boas condições físicas, escalar montanhas é canja.

İyi fiziksel durumda olan biri için dağa tırmanmak bir çocuk oyuncağı.

No inverno, os restos do Exercito Sérvio fogem pelas Montanhas Albaninas. Suas

O kış Sırbistan ordusunun geri kalanları Arnavutluk dağlarından kaçtı.

No verão eu vou para o mar, no inverno para as montanhas.

Yazın denize giderim, kışın dağlara.

Mas quero evitar essas montanhas. É lá que o tempo estará mais agreste.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

Hoje me sinto mais alto que as montanhas. Hoje quero tocar o céu.

Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.

O Tom se escondeu nas montanhas porque não queria ser pego pela polícia.

Tom polis tarafından yakalanmak istemediği için dağlarda saklandı.

Nas montanhas, com quase nenhuma terra de cultivo. Isto essencialmente os forçou a assinar

neredeyse hiç tarım arazisi olmayan bir ülke. Bu durum onları dünyanın hemen hemen her ülkesiyle

O Japão é um grupo de ilhas com muitas montanhas e quase sem florestas.

Japonya birçok dağları olan ve neredeyse hiç ormanları olmayan bir adalar grubudur.

Em alguns lugares, a profundidade do oceano supera a altura das mais altas montanhas!

Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!