Translation of "Lei" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Lei" in a sentence and their turkish translations:

- Segui a lei.
- Eu segui a lei.

Yasaya uydum.

- Você violou a lei.
- Vocês violaram a lei.

Yasayı çiğnedin.

Aprovou uma lei

Bir yasa çıkarmıştır

É a lei.

Yasa böyle.

- Tom não infrigiu nenhuma lei.
- O Tom não infringiu nenhuma lei.
- Tom não infringiu nenhuma lei.

Tom yasaları çiğnemedi.

Ele infringiu a lei.

O yasayı ihlal etti.

Você conhece a lei.

Yasayı biliyorsunuz.

A lei é clara.

Yasa açık.

Eu seguirei a lei.

- Yasaya uyacağım.
- Ben hukuku izleyeceğim.

Eu sou a lei!

- Ben kanunum.
- Kanun benim.

Isto é uma lei.

Bu bir kanun.

Ele violou a lei.

O bir yasayı ihlal etti.

- Estou contra esse projecto de lei.
- Sou contra esse projeto de lei.

- Faturaya itirazım var.
- Ben tasarıya karşıyım.

- A lei foi alterada.
- A legislação foi modificada.
- A lei foi mudada.

Yasa değiştirildi.

- Você deve agir segundo a lei.
- Tens de agir segundo a lei.

Yasalara uymak zorundasın.

- Esta lei beneficiará os pobres.
- Esta lei trará benefícios às pessoas carentes.

Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.

- Esta lei surgiu em 1918.
- Esta lei veio a existir em 1918.

Bu yasa 1918 yılında çıktı.

Com o decreto-lei 664

664 sayılı kanun hükmünde kararname ile

Sua palavra é a lei.

Onun sözü yasadır.

Ninguém está acima da lei.

- Hiç kimse hukukun üstünde değil.
- Kimse yasalardan üstün değildir.

Isto é contra a lei.

O, yasalara aykırıdır.

Eu não infringi nenhuma lei.

Ben yasaları çiğnemedim.

A lei é bastante clara.

Yasa oldukça açıktır.

Você não violou a lei.

- Yasayı çiğnemedin.
- Kanuna aykırı davranmadın.

O Tom infringiu a lei.

Tom yasayı çiğnedi.

Você deve obedecer a lei.

Hukuka uymak zorundasın.

- Você será punido se quebrar a lei.
- Você será punido se violar a lei.

Yasaları çiğnersen, cezalandırılacaksın.

- Todo mundo conhece a lei.
- Todos estão cientes da legislação.
- Todos conhecem a lei.

Herkes hukuku bilir.

Você não precisa obedecer tal lei.

Böylesine bir yasaya uymak zorunda değilsin.

A lei nem sempre é justa.

Yasa her zaman adil değildir.

Não fiz nada fora da lei.

- Yasa dışı bir şey yapmadım.
- Yasal olmayan hiçbir şey yapmadım.

Lei e política são coisas diferentes.

Hukuk ve siyaset iki farklı şeydir.

Todos são iguais perante a lei.

Hukuka göre hepimiz aynıyız.

Isto não é contra a lei.

Bu, yasalara aykırı değil.

Beber não é contra a lei.

İçki içmek yasaya aykırı değildir.

Somos iguais aos olhos da lei.

- Biz hukukun gözünde eşitiz.
- Biz yasal olarak eşitiz.

Ela é uma cidadã obediente à lei.

O, yasalara saygılı bir vatandaş.

Você está de acordo à nova lei?

Yeni yasayı onaylıyor musunuz?

É nosso dever sempre obedecer a lei.

Yasaya itaat etmek her zaman görevimizdir.

A lei proíbe os menores de fumar.

- Kanun, yaşı küçük olanların sigara içmesini yasaklıyor.
- Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.

Houve irregularidade, o guarda estava aplicando a lei

düzensizlik vardı ortada bekçi ise kanunları uyguluyordu

Isso significa algo como a lei do mundo

demek ki dünyanın kanunu gibi bir şey

A maioria votou contra o projeto de lei.

Bir çoğunluk tasarıya karşı oy verdi.

Sabia que o projeto de lei seria rejeitado.

Tasarının reddedileceğini biliyordum.

Todos os homens são iguais perante a lei.

Hukuka göre bütün erkekler eşittir.

A lei nasce do desespero da natureza humana.

Hukuk, insan doğasının çaresizliğinden doğar.

A lei antifumo é justa, em minha opinião.

Bence, sigara karşıtı yasa makul.

As pessoas que infringem a lei são punidas.

Yasayı çiğneyen insanlar cezalandırılır.

O que ele está fazendo é contra a lei.

Onun yaptığı yasalara aykırıdır.

O parlamento aprovou a nova lei na semana passada.

Meclis geçen hafta yeni yasayı onayladı.

Hoje nós realizaremos um experimento sobre a Lei de Ohm.

Bugün Ohm Kanunu hakkında bir deney yapacağız.

Deve haver um equilíbrio entre o caos e a lei.

Kaos ve yasa arasında bir denge olmalı.

Em 1764, o Parlamento Britânico aprovou a Lei do Açúcar.

İngiliz Parlamentosu 1764 yılında Şeker Yasasını onayladı.

A vergonha pode limitar o que a lei não proíbe.

Yasanın yasaklamadığını utanç sınırlar.

Mesmo com esta nova lei, milhões de trabalhadores em grandes redes

Yani bu tasarıyla bile, McDonalds, Walmart, Kroger ve Pizza Hut gibi

A lei também "incentivou a domesticação e criação de animais selvagens".

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

O Presidente deve sancionar uma lei que regula os gastos públicos.

Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.

Na verdade, neste filme, o município não está de acordo com a lei.

aslında bu filmde belediyenin kanunlara göre değil

Ou melhor ainda, que a lei é a expressão congelada de um tempo político.

Daha doğrusu kanunların belirli bir siyasi dönemin donmuş ifadesi olduğu söylenince alınıyorlar.

O banco é responsável por proteger seu dinheiro. Quem disse isso? A lei diz.

senin paranı korumakla banka sorumludur. Kim diyor bunu? Kanun diyor.

A lei original dos Democratas dava acesso para que todos fossem remunerados enquanto doentes.

Demokratların orijinal tasarısı, ücretli ödemeye erişen herkese verildi,

De acordo com a lei, a discriminação, a vida ou o uso de lençóis são proibidos.

Yasaya göre ferace, yaşmak veya çarşaf giymek yasaklanmıştır