Translation of "Inverno" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Inverno" in a sentence and their turkish translations:

- O inverno chegou.
- O Inverno chegou.

Kış bitti.

- Eu gosto do inverno.
- Eu amo o inverno.

- Kış mevsimini severim.
- Kışı severim.

O inverno começou.

...kışın başları.

Detesto o inverno.

Kıştan nefret ederim.

O início do inverno.

Kışın başlangıcı.

E sobreviver ao inverno.

ve kışın hayatta kalır.

O inverno está chegando.

Kış yaklaşıyor.

Neva muito no inverno?

Kışın çok kar yağar mı?

Não gosto do inverno.

Kış mevsimini sevmem.

Choveu muito naquele inverno.

O kış çok yağmur yağdı.

Eu odeio o inverno.

- Kıştan nefret ederim.
- Kıştan nefret ediyorum.

Tom nasceu no inverno.

Tom kışın doğdu.

Eu amo o inverno.

Kışı severim.

Neva muito no inverno.

Kışın çok kar yağar.

- Eles sempre vão esquiar no inverno.
- Elas sempre vão esquiar no inverno.

Onlar her zaman kışın kayak yapmaya gider.

- No inverno, aqui fica muito frio.
- No inverno, faz muito frio aqui.

Kışın burası çok soğuk oluyor.

Teremos pouca neve este inverno.

Bu kış çok az kar olacak.

Aqui neva durante o inverno.

- Buraya kışın kar yağar.
- Burası kışları kar yağışlıdır.

O lago congela no inverno.

Göl kışın donuyor.

Temos muita neve no inverno.

Kışın çok karımız vardır.

Tivemos um inverno particularmente rigoroso.

Biz özellikle sert bir kış geçirdik.

Eu a conheci no inverno.

Onunla kışın tanıştım.

Nós tivemos um difícil inverno.

Biz zor bir kış geçirdik.

No inverno escurece mais cedo.

Kışın hava erken kararır.

Foi um inverno muito frio.

Çok soğuk bir kıştı.

O inverno está finalmente chegando.

Kış nihayet geliyor.

Eu adoro viajar no inverno.

Kışın seyahat etmeyi seviyorum.

Fica bastante frio no inverno.

Kışın oldukça soğuk olur.

Tom não gosta do inverno.

Tom kışı sevmiyor.

Em dezembro começa o inverno.

Aralıkta kış başlıyor.

- Nós estivemos em Boston no inverno passado.
- Estivemos em Boston no inverno passado.

Geçen kış Boston'daydık.

- Inverno passado fui esquiar ao Canadá.
- No inverno passado, eu fui esquiar no Canadá.

Geçen kış kayak yapmak için Kanada'ya gittim.

Havia muita neve no inverno passado.

Geçen kış çok kar vardı.

Depois do inverno vem a primavera.

Kıştan sonra bahar gelir.

Eles sempre vão esquiar no inverno.

Kışın onlar her zaman kayak yapmaya giderler.

A primavera vem depois do inverno.

Kıştan sonra İlkbahar gelir.

Os ursos hibernam durante o inverno.

Ayılar kış uykusuna yatar.

Gengibre é muito útil no inverno.

Zencefil kış döneminde çok yararlıdır.

Eu detesto dias frios de inverno.

- Soğuk kış günlerinden nefret ederim.
- Soğuk kış günlerinden nefret ediyorum.

Depois do inverno, vem a primavera.

Kıştan sonra ilkbahar gelir.

No Sul neva durante o inverno.

Kış boyunca güneyde kar yağar.

Sempre pego um resfriado no inverno.

- Kışın ben her zaman grip oluyorum.
- Kışın her zaman nezleye yakalanırım.

Alguns animais hibernam durante o inverno.

Bazı memeli türleri kışın kış uykusuna yatar.

Minha família vai esquiar todo inverno.

Ailem her kış kayak yapmaya gider.

Costumo usar um chapéu no inverno.

Kışın genellikle şapka giyerim.

- Tuas frases eram qual verdejante campina no inverno.
- Tuas frases pareciam um prado verdejante no inverno.

Cümleleriniz çölde bir vaha gibiydi.

O inverno está a terminar em Svalbard.

Svalbard'da kışın sonları.

O inverno fez a parte mais difícil.

Kış, işin zor kısmını halletmiştir.

Os fazendeiros trabalham duro no inverno, também.

Çiftçiler kışın da sıkı çalışır.

O sol se põe cedo no inverno.

Güneş kışın erken batar.

Eu durmo com duas colchas no inverno.

Kışın iki yorganla uyurum.

No inverno, eu gosto de comer chocolate.

Kışın çikolata yemeyi severim.

No inverno os dias são mais curtos.

Kışın, günler daha kısadır.

O inverno foi embora. A primavera chegou.

Kış gitti. İlkbahar geldi.

Muitas árvores perdem as folhas no inverno.

Birçok ağaçlar kış mevsiminde yapraklarını kaybederler.

Mary comprou um novo casaco de inverno.

Mary yeni bir kışlık ceket aldı.

O inverno acabou e a primavera começou.

Kış sona erdi ve ilkbahar geldi.

O inverno é a minha estação favorita.

Kış benim gözde mevsimimdir.

Não temos tido muita neve este inverno.

Bu kış çok kar olmadı.

O ódio é o inverno do coração.

Kin kalbin kışıdır.

No inverno, eu me sinto mais cansado.

Kışın kendimi daha yorgun hissederim.

Nós temos bastante neve aqui no inverno.

- Kışın burada çok kar olur.
- Kışın burada çok kar alırız.

Teremos que comemorar o solstício de inverno.

Kış gündönümünü kutlayacağız.

Nós estávamos em Londres no inverno passado.

Biz geçen kış Londra'daydık.

O que você faz durante o inverno?

Kışın ne yapıyorsun?

O que Tom faz durante o inverno?

Tomas kışın ne yapıyor?

- O inverno em Nova York pode ser muito frio.
- O inverno em Nova Iorque pode ser muito frio.

New York'ta kış çok soğuk olabilir.

Algumas pessoas gostam do verão, outras do inverno.

Bazıları insanlar yaz mevsimini, diğerleri ise kışı sever.

Não temos muita neve aqui mesmo no inverno.

Burada kışın bile çok karımız olmaz.

Os legumes frescos são muito caros no inverno.

Taze sebzeler kışın çok pahalıdır.

Os pássaros voam para o sul no inverno.

- Kuşlar kışın güneye doğru uçarlar.
- Kuşlar kışın güneye uçarlar.

Eu a conheci num certo dia de inverno.

Herhangi bir kış gününde ona rastladım.

Eles disseram que vamos ter um inverno duro.

Sert bir kış geçireceğimizi söylüyorlar.

Os meus lábios geralmente ficam rachados no inverno.

Dudaklarım kışın sık sık çatlar.

Será que nevará em nossa cidade neste inverno?

Bu kış şehrimizde kar yağıp yağmayacağını merak ediyorum.

No inverno passado, eu fui esquiar no Canadá.

Geçen kış Kanada'da kayak yapmaya gittim.

Eu estou planejando visitar seu país nesse inverno.

Bu kış ülkeni ziyaret etmeye can atıyorum.

Houve várias tempestades de neve no inverno passado.

Geçen kış çok sayıda kar fırtınası vardı.

É divertido fazer bonecos de neve no inverno.

Kışın kardan adam yapmak eğlencelidir.

A pior coisa do inverno é a neve.

Kış hakkındaki en kötü şey kardır.

Eu não fui para Boston no último inverno.

Geçen kış Boston'da değildim.

- As quatro estações são: primavera, verão, outono e inverno.
- As quatro estações do ano são: primavera, verão, outono e inverno.

Dört mevsim: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kıştır.

E com eles mantêm-se alimentados durante o inverno.

Bu da kış boyunca onları idare eder.

O inverno é a estação mais fria do ano.

Kış bir yıl içindeki en soğuk mevsimdir.

O sol põe-se mais cedo durante o inverno.

Güneş kışın daha erken batar.

O monte Fuji fica coberto de neve no inverno.

Fuji Dağı kışın karla kaplıdır.

Eu gosto mais do verão do que do inverno.

Yaz mevsimini Kış mevsiminden daha çok seviyorum.

No verão as formigas recolhem alimentos para o inverno.

Yaz aylarında, karıncalar kış için yiyecek toplarlar.

O que Tom e Maria fazem durante o inverno?

Tomas ve Maria kışın ne yapıyorlar?

No meio do inverno, pode sobreviver durante semanas neste estado.

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

Conseguem alimentar-se durante o inverno com o mel armazenado.

Kış boyunca, stokladıkları balla beslenebilirler.

Mesmo em latitudes extremas... ... o inverno não dura para sempre.

En uç enlemlerde bile... ...kış sonsuza dek sürmez.