Translation of "Estrela" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Estrela" in a sentence and their turkish translations:

- Vês a estrela?
- Você vê a estrela?
- Você está vendo a estrela?
- Vês uma estrela?
- Você vê uma estrela?

Yıldızı görüyor musun?

- Vejo a estrela.
- Vejo uma estrela.

Bir yıldız görüyorum.

- Vejo a estrela.
- Estou vendo a estrela.

Yıldızı görüyorum.

- Vejo uma estrela.
- Estou vendo uma estrela.

Bir yıldız görüyorum.

- Vês uma estrela?
- Você vê uma estrela?
- Você está vendo uma estrela?

Bir yıldız görüyor musun?

- Estou vendo a estrela.
- Estou vendo uma estrela.

Bir yıldız görüyorum.

- Olha aquela estrela cadente.
- Olhe aquela estrela cadente.

Şu kayan yıldıza bak.

- Hoje eu vi uma estrela.
- Vi uma estrela hoje.

Bugün bir yıldız gördüm.

Olhe! Uma estrela cadente!

- Bak! Bir kayan yıldız!
- Bak! Bir yıldız kayması!

Olha, uma estrela cadente!

- Bak, yıldız kayıyor!
- Bak, bir yıldız kayması!
- Bak, kayan bir yıldız!

Tom era a estrela.

Tom yıldızdı.

Você é uma estrela!

Sen bir yıldızsın.

- Ele descobrira uma nova estrela.
- Ele havia descoberto uma nova estrela.

O yeni bir yıldız keşfetmişti.

Ele descobriu uma nova estrela.

Yeni bir yıldız keşfetti.

Antares é uma estrela vermelha.

Antares kırmızı bir yıldızdır.

É uma estrela de Hollywood.

O bir Hollywood yıldızı.

Você acredita em estrela guia?

Rehber yıldızlara inanıyor musun?

Tycho descobriu uma nova estrela.

Tycho yeni bir yıldız keşfetti.

Nós olhamos daqui para uma estrela

Biz buradan böyle bir yıldıza doğru bakıyoruz

Esta estrela dista cinco anos-luz.

Bu yıldız beş ışık yılı uzaktadır.

Acabo de ver uma estrela cadente.

Az önce kayan bir yıldız gördüm.

Veja! Lá vai uma estrela cadente.

Bak! Orada göktaşı gidiyor.

- Nenhuma estrela podia ser vista no céu.
- Não se podia ver nenhuma estrela no céu.
- Não se via nem uma só estrela no céu.

- Gökyüzünde tek bir yıldız görülemez.
- Gökyüzünde tek bir yıldız bile görülemedi.

Eu vi uma estrela cadente, uma vez.

- Bir zamanlar bir yıldız kayması gördüm.
- Bir defasında bir yıldız kayması gördüm.

O Sol é a estrela mais brilhante.

Güneş en parlak yıldızdır.

Desenha-me uma estrela de sete pontas.

- Bana yedi uçlu bir yıldız çiz.
- Bana yedi uçlu bir yıldız çizin.

Nenhuma estrela podia ser vista no céu.

Gökyüzünde hiçbir yıldız görülemez.

Vênus também é conhecido como estrela-d'alva.

Venüs aynı zamanda Sabah Yıldızı olarak da bilinmektedir.

Aquela estrela pequena é a mais luminosa.

O küçük yıldız en parlaktır.

Ele era uma estrela de TV na época.

o zamanında bir TV yıldızıydı.

Quando vires uma estrela cadente, pede um desejo.

Kayan bir yıldız gördüğünde bir dilek tut.

Uma estrela brilha na hora do nosso encontro.

Bizim toplantı saatinde bir yıldız parlar.

Uma estrela que passa fora desta nuvem de oort

bu oort bulutunun dışından geçen bir tane yıldız

Aquele cuja face não resplandece jamais será uma estrela.

Yüzü ışık vermeyen asla yıldız olamaz.

Vejo que no seu paletó há uma estrela verde.

Ceketinde bir yeşil yıldızın olduğunu görüyorum.

O Sol é a estrela mais próxima à Terra.

Güneş, Dünya'ya en yakın yıldızdır.

Fizeram uma simulação tridimensional da explosão de uma estrela.

Bir yıldızın patlamasının üç boyutlu taklidini yaptılar.

Tom colocou uma estrela no topo da árvore de Natal.

Tom Noel ağacının üzerine bir yıldız koydu.

Se a senhora pudesse morar numa estrela, qual delas escolheria?

Bir yıldızda yaşayabilseydin hangisini seçerdin?

Uma estrela-do-mar. Uma das visitas mais vorazes desta noite.

Bir denizyıldızı. Bu akşamın en açgözlü ziyaretçilerinden.

A irmã mais nova dele é uma estrela de TV bem-conhecida.

Onun küçük kız kardeşi tanınmış bir televizyon yıldızıdır.

- Ela fez de mim um astro.
- Ela fez de mim uma estrela.

O, beni bir yıldız yaptı.

A estrela mais próxima do nosso sistema solar é a Próxima Centauri.

Güneş sistemimize en yakın yıldız Proxima Centauri'dir.

Você sabia que a estrela mais próxima da Terra é o Sol?

Dünya'ya en yakın yıldızın güneş olduğunu biliyor muydunuz?

E, ao verem eles a estrela, alegraram-se com grande e intenso júbilo.

Onlar yıldızı görünce çok sevindiler.

Além disso, essas estruturas foram feitas de acordo com a localização da estrela Sirius.

üstelik bu yapılar Sirius yıldızının konumuna göre yapılmış

Segundo a Bíblia, os Reis Magos foram guiados até Jesus por uma estrela luminosa.

Kitâb-ı Mukaddes'e göre parlayan bir yıldız, Üç Kral'a İsa'nın yolunu gösterdi.

- Dr. Sadiq era um superastro na comunidade.
- O Dr. Sadiq era uma estrela na sua comunidade.

Dr. Sadık toplulukta bir süper yıldızdı.

A poluição luminosa aqui é tão séria que não se consegue ver uma única estrela à noite.

Burada ışık kirliliği o kadar kötüdür ki, geceleri tek bir yıldız bile göremezsin.

Vemos a estrela como éramos anos atrás. Porque essa imagem chega até nós com a velocidade da luz.

Yıldızın biz yıllar önceki halini görüyoruz. Çünkü o görüntü bize ışık hızıyla ulaşıyor.

Cientistas europeus descobriram um planeta potencialmente habitável orbitando Proxima Centauri, a estrela mais próxima do nosso sistema solar.

Avrupalı ​​bilim adamları, güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri'nin çevresinde dolanan potansiyel olarak yaşanabilir bir gezegen keşfettiler.