Translation of "Dan" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Dan" in a sentence and their turkish translations:

Dan Bilzerian

Dan Bilzerian

Eu visitei Dan.

Ben Dan'ı ziyaret ettim.

Dan é linguista.

Dan bir dilbilimci.

Eles veem Dan.

Onlar Dan'ı görüyorlar.

Dan acabou sendo preso.

Dan hapsi boyladı.

Dan também foi torturado.

Dan'a da işkence edildi.

Eu vejo Dan e Andrei.

Dan ve Andrei'yi görüyorum.

Dan decidiu viajar pelo mundo.

Dan dünyayı dolaşmaya karar verdi.

Dan dirigiu-se para Londres.

Dan, Londra'ya doğru yöneldi.

Dan era detetive de homicídios.

Dan bir cinayet dedektifiydi.

Dan encontrou Linda na igreja.

- Dan kilisede Linda'ya rastladı.
- Dan kilisede Linda'yla karşılaştı.

Dan decidiu sair da cidade.

Dan kasabayı terk etmeye karar verdi.

As mensagens de Dan eram escandalosas.

Dan'ın mesajları kepazeydi.

A mensagem de Dan é insultuosa.

Dan'ın mesajı aşağılayıcıydı.

Dan foi o primeiro a chegar.

Dan varan ilk kişiydi.

Dan chegou no apartamento da Linda.

Dan, Linda'nın dairesine geldi.

Por que o Dan se matou?

- Dan neden kendini öldürdü?
- Dan neden intihar etti?

Dan tem uma surpresa para Linda.

Dan'ın Linda için bir sürprizi var.

O Dan sequer convidou a Linda.

- Dan, Linda'yı bile davet etmedi.
- Dan, Linda'yı davet etmedi bile.
- Dan, Linda'yı davet etmedi ki.

Dan tornou-se traficante de drogas.

Dan bir uyuşturucu satıcısı oldu.

Dan conheceu uma prostituta chamada Linda.

Dan Linda adında bir fahişe ile tanıştı.

Dan morava em um belo apartamento.

Dan güzel bir dairede yaşadı.

Dan acredita ser o centro do universo.

Dan evrenin merkezi olduğuna inanıyor.

Todos detestam a atitude arrogante de Dan.

Herkes Dan'ın küstahça tavrından nefret ediyor.

Linda, em prantos, implorou perdão a Dan.

Linda Dan'a affetmesi için ağlaya ağlaya yalvardı.

Dan queria melhorar a vida dos outros.

Dan, diğerlerinin yaşamını iyileştirmek istedi.

Dan seguiu adiante com o seu plano.

Dan planına devam etti.

Dan vem de uma família muito tradicional.

Dan çok geleneksel bir aileden geliyor.

Dan nem mesmo veio para a festa.

Dan partiye bile gelmedi.

Dan tinha que decidir em quem acreditar.

Dan kime inanacağına karar vermek zorundaydı.

Dan atirou em Matt em legítima defesa.

Dan meşru müdafada Mat'e ateş etti.

Todos estão fartos da atitude desdenhosa de Dan.

Herkes Dan'ın küçümseyen tavrından bıktı.

As frases de Dan são fáceis de traduzir.

Dan'in cümlelerini çevirmek kolay.

Dan não é um cara arrogante e desdenhoso.

Dan küstah ve kibirli bir adam değil.

Dan se encontrou com Linda em um parque.

Dan parkta Linda ile buluştu.

Dan mostrou sua coleção de borboletas a Linda.

Dan Linda'ya kelebek koleksiyonunu gösterdi.

Dan queria falar com a polícia de novo.

Dan tekrar polisle konuşmak istedi.

Dan não encontrou o diamante dentro do cofre.

Dan kasada elması bulamadı.

A polícia identificou Dan por suas impressões digitais.

Polis Dan'ın parmak izleri ile kimliğini belirledi.

Dan não revelou nem mesmo o sobrenome dele.

Dan, soyadını bile açıklamadı.

Dan trabalhou vendendo drogas para um traficante perigoso.

Dan tehlikeli bir uyuşturucu satıcısı için uyuşturucu sattı.

Dan tentou convencer Linda a roubar o dinheiro.

Dan Linda'yı parayı çalması için ikna etmeye çalıştı.

ASSASSINARAM HOJE DAN MITRIONE Ocuparam cidades, assaltaram arsenais, bancos...

DAN MITRIONE BUGÜN ÖLDÜRÜLDÜ Kentleri işgal edip cephanelikleri, bankaları...

Não tenha medo de Dan. Traduza as frases dele.

Dan'dan korkma. Onun cümlelerini çevir.

Linda identificou Dan como o homem que a estuprou.

Linda, Dan'ı kendisine tecavüz eden adam olarak teşhis etti.

O detetive Dan Anderson verificou as declarações de Linda.

Dedektif Dan Anderson, Linda'nın ifadelerini doğruladı.

Dan encorajou Linda a escrever para o pai dela.

Dan babasına yazması için Linda'yı teşvik etti.

A polícia constatou que Dan agiu em legítima defesa.

Polis, Dan'in kendini savunmak için hareket ettiğini fark etti.

Dan vendeu seu carro para Linda por oitocentos dólares.

Dan arabasını sekiz yüz dolara Linda'ya sattı.

A Polícia parou o carro do Dan e o inspecionou.

Polis Dan'ın arabasını durdurdu ve onu aradı.

Dan estacionou o carro alugado perto da delegacia de polícia.

Dan kiralık arabayı polis istasyonunun yanına park etti.

Dan é a favor da separação entre Igreja e Estado.

Dan, kilise ve devletin birbirlerinden ayrılmasını savunur.

As frases de Dan deveriam ser traduzidas em todas as línguas.

Dan'in cümleleri tüm dillere tercüme edilmelidir.

Dan foi morto apenas dois dias antes do início do julgamento.

Dan, deney başlamadan henüz iki gün önce öldürüldü.

Dan gosta mais de húngaro do que de qualquer outra língua.

Dan, Macarcayı diğer bütün dillerden daha çok seviyor.

O coração de Dan parou, mas os médicos conseguiram reanimá-lo.

Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu canlandırmayı başardılar.

Dan não compartilha as fotos dele com a Linda no Facebook.

Dan, Linda ile olan fotoğraflarını Facebook'ta bile paylaşmadı.

O Dan não sabia para onde a Linda estava indo mas a seguia mesmo assim.

Dan Linda'nın nereye gittiğini bilmiyordu ama her halükârda onu izledi.

Em 1998, Dan Brown lança "Fortaleza Digital". Cinco anos mais tarde concluiria outro best-seller, "O Código da Vinci".

Dan Brown 1998 yılında " Dijital Kale"yi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller " Da Vinci Şifresi"ni tamamlandı.