Examples of using "Compre" in a sentence and their turkish translations:
Onu satın alın!
- Benim için bu kitabı satın al.
- Bu kitabı bana al.
Bana biraz şeker al.
Onu satın alın!
Bir alana bir bedava.
Al onu, çok ucuz.
- Lütfen birkaç elma satın alın.
- Lütfen birkaç elma al.
Benim için dört tane büyük patates satın al.
Belki bir bisiklet alacağım.
Tom'a bir içki al.
Bana bir şey alma.
İki kilogram et satınal.
Lütfen bana bir bira al.
Bir kitap al ve onu oku.
Dükkana git ve bize biraz yiyecek satın al.
Bir alana, bir bedava.
Ne kadar şarap almamı istiyorsun?
Tom Mary'nin onu almasını istemiyor.
O ayakkabıları almayın.
- Bu arabayı almanı önermiyorum.
- Bu arabayı almanı tavsiye etmem.
Ben bir ev alamadan önce uzun zaman olacak.
Lütfen bir tüp diş macunu al.
O onun pahalı bir nişan yüzüğü almasını istemiyor.
Lütfen bana yeni Shakira CD'sini satın al.
Artık bana hediye satın alma.
Bu araba benim alamayacağım kadar çok pahalı.
- Benim için bir bilet al.
- Benim için bir bilet alın.
Bana senin için ne almamı istediğini söyle.
John'un bir araba satın alması için yeterli para var.
Lütfen bunu benim için al.
Tom ziyafet için Mary'nin yeni bir elbise almasını istedi.
Eve giderken biraz soya peyniri al.
Senin için ne çeşit bir evrak çantası almamı istersin?
Tom'un onun için almamı istediği her şeyi alacağım.
Tom Mary'nin onun doğum günü için ondan ne almasını istediğini bilmiyor.
Şimdi de kazaklardan birini alınca, diğerininin %50 indirimli olduğunu söyleyelim. İlk seçenek...
Bu kitabı benim için alın.
Tam fiyattan bir tane sandviç al böylece ikincisi bedavaya gelsin. Fakat bir müşteri...
Bu Burger King'in bir alana bir bedava promosyonunu kullandığı Croissan'wich kuponu.
%20 indirimle fiyatlandırıldı. Kazak B ise tam fiyattan listelendi. Fakat bir tane alınırsa, birisi bedavaya geliyor.