Translation of "Através" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Através" in a sentence and their turkish translations:

Tom olhou através do binóculo.

Tom dürbünle baktı.

O rio serpenteia através da planície.

Nehir düzlükte menderesler çiziyor.

Tom se moveu através da multidão.

Tom kalabalığın içinden geçti.

Através da visão, do olfato e ecolocalização...

Görme, koklama ve ekolokasyon kullanan...

Montanha de ferro derretendo através dessa montanha

demir dağı eriterek o dağın içerisinden

Mas ainda podemos ver através do telescópio

Ama yine de teleskopla görebiliyoruz diye

O sangue flui através de vasos sanguíneos.

Kan, kan damarları aracılığıyla akar.

Eu o vi nadar através do rio.

Onu nehir boyunca yüzerken gördüm.

Através destes profundos desfiladeiros, em uma região isolada.

1 saatte okula yürüyerek gidiyor.

Através da compra de mais de um item.

alışverişi genişletme fırsatını seviyorlar.

Quando perturbados, produzem luz através de uma reação química.

Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.

Lutou contra Israel, incluindo através de atos de terrorismo.

devlet, aracılığıyla da dahil olmak üzere, İsrail'e karşı savaştı terör eylemleri.

O sol sorria através da janela todas as manhãs.

Güneş her sabah pencereden gülümsedi.

As pessoas nem sempre falam através de frases completas.

İnsanlar her zaman tam cümlelerle konuşmaz.

- Algumas pessoas buscam explicar a veracidade da Bíblia através da ciência.
- Algumas pessoas tentam explicar a verdade da Bíblia através da ciência.

Bazı insanlar İncil gerçeklerini bilimle açıklamaya çalışıyorlar.

Então isso é perpetuado através da sociedade e das culturas,

Bu yüzden, bu hayvana karşı duyulan korku toplum ve kültürler aracılığıyla

Através da vibração, pode avaliar o seu tamanho e velocidade.

Titreşimler aracılığıyla şeklini ve boyutunu kestirebilir.

As pessoas poderiam ter evitado muitos erros através de experimentos simples.

İnsanlar basit deneyimlerle birçok hatadan kaçınabilirlerdi.

É possível saber a idade dessas rochas através de estudos científicos.

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.

O assaltante conseguiu acessar o interior da casa através de uma janela.

Hırsız pencereden eve erişim sağladı.

Tom se ofereceu para transportar-nos através do rio em seu barco.

Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

Através da velocidade de ação, de quão potente o veneno é em nós,

zehrin gücü ve hızlı harekete geçmesi,

A identidade do garoto desaparecido foi confirmada através das roupas que ele portava.

Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.

Um texto em Esperanto se escreve foneticamente através dum alfabeto de 28 letras.

- Esperanto bir metin, fonetik olarak 28 harfli bir alfabe kullanılarak yazılır.
- Esperantoca bir metin fonetik olarak 28 harfli bir alfabeyle yazılır.

Mas ela fornece ma simples e confiável jeito de navegar através de oceanos

Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.

Através de paisagens selvagens e cidades fervilhantes, uma batalha épica está a ser travada.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Tom ouviu tiros e olhou através da janela para ver o que estava acontecendo.

Tom silah sesleri duydu ve ne olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı.

Por isso, ela sente o mundo à sua volta através de uma rede de fios.

Onun yerine tuzak tellerinden oluşan ağları aracılığıyla yoklar dünyayı.

É claro que eu concordo que você deva avançar na vida através de seus próprios esforços.

Açıkçası senin kendi çabalarınla hayatta ilerlemen gerektiğini kabul ediyorum.

Acho que se apercebe desses barulhos, vê as luzes, a televisão através da janela, presta atenção a isso.

Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.

Se esse navio desaparecesse, mas se olharmos através de um telescópio, podemos ver o navio da mesma maneira

eğer o gemi gözden kayboldu fakat bir teleskopla bakarsak biz gemiyi yine aynı şekilde görebiliyoruz

Desejamos captar a unidade de uma língua. E desejamos, do mesmo modo, perceber a sua evolução através dos tempos.

Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

Durante a cerimônia de abertura, a história da Rússia foi contada através dos sonhos de uma jovem chamada Lubov, que significa "amor".

Açılış töreninde Rusya'nın tarihi Lubov adlı genç bir kızın rüyaları vasıtasıyla anlatıldı, bu, "aşk" anlamına geliyor.

Algumas pessoas acreditam que Galileu foi quem primeiro construiu um telescópio. Embora isso não seja verdade, ele foi o primeiro a publicar observações de corpos celestes feitas através de um telescópio.

Bazı insanlar Galileo'nun bir teleskobu inşa eden ilk kişi olduğuna inanıyor. Bu doğru olmasa da, o bir teleskopla astronomik nesnelerin gözlemlerini yayınlayan ilk kişiydi.