Examples of using "Trzyma" in a sentence and their turkish translations:
Tom'u ne koruyor?
Şimdiye kadar tuttu.
Xueyou bir Çin haritası tutuyor.
Kolunun altında kitaplarını tutuyor.
Brian Kate'in ellerini tutuyor.
Büyükbabam artık idrar tutamıyor.
Çocuk annesine tutunuyor.
O, masasında bir insan kafatası tutuyor.
- Jack, evde bir kedi ve bir papağan bakıyor.
- Jack, evde bir kedi ve bir papağan besliyor.
Sanırım hikayenin tutar tarafı yok.
Tom o bankaya, üç milyon dolardan fazla para yatırdı.
Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.
Yanak keseleri, vücut ağırlığının yüzde onuna kadar taşır.
O şimdi mantıklı.
- Tom dedikoducudur.
- Tom boşboğazdır.
Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.