Examples of using "Ledwo" in a sentence and their turkish translations:
Onu güçlükle tanıyorum.
Güçlükle hayatta kaldık.
...hareket edemeyecek kadar kör.
- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.
O, zorlukla konuşabilirdi.
- Ben gözlerime güçlükle inandım.
- Neredeyse gözlerime inanamıyordum.
Tom neredeyse hareket etmiyor.
Gözlerime zorlukla inanabildim.
Tom neredeyse hiç Fransızca konuşamaz.
Neredeyse otuz yaşındayken öldü.
Kızım neredeyse on beş yaşındadır.
O kadar yorgunum ki güçlükle yürüyebiliyorum.
Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.
Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.
Görünüşe göre daha dün buradaydın.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- Ben sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladılar.
O kadar uykulu hissettim ki gözlerimi zorlukla açık tutabildim.