Translation of "Ledwo" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Ledwo" in a sentence and their turkish translations:

- Ledwo go znam.
- Ledwo ją znam.

Onu güçlükle tanıyorum.

Ledwo ocaleliśmy.

Güçlükle hayatta kaldık.

Który ledwo widzi.

...hareket edemeyecek kadar kör.

Ledwo mogę chodzić.

- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.

Ledwo mógł mówić.

O, zorlukla konuşabilirdi.

Ledwo wierzyłem moim oczom.

- Ben gözlerime güçlükle inandım.
- Neredeyse gözlerime inanamıyordum.

Tom ledwo się rusza.

Tom neredeyse hareket etmiyor.

Ledwo wierzyłem własnym oczom.

Gözlerime zorlukla inanabildim.

Tom ledwo mówi po francusku.

Tom neredeyse hiç Fransızca konuşamaz.

Umarł kiedy miał ledwo trzydzieści lat.

Neredeyse otuz yaşındayken öldü.

Moja córka ma ledwo piętnaście lat.

Kızım neredeyse on beş yaşındadır.

Jestem tak zmęczony, że ledwo idę.

O kadar yorgunum ki güçlükle yürüyebiliyorum.

Zobaczyłem, jak wypłynęła z legowiska, ledwo żywa.

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

Niektóre gwiazdy są ledwo widoczne gołym okiem.

Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.

Wydaje mi się, że byłeś tu ledwo wczoraj.

Görünüşe göre daha dün buradaydın.

Pieniędzy ledwo mu starczyło by kupić chleb i mleko.

Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.

Ledwo wszedłem do klasy, jak dzieci zaczęły zadawać pytania.

- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- Ben sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladılar.

Byłem tak śpiący, że ledwo mogłem utrzymać moje oczy otwarte.

O kadar uykulu hissettim ki gözlerimi zorlukla açık tutabildim.