Translation of "변화를" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "변화를" in a sentence and their turkish translations:

또한 몇가지 변화를 통해

Ayrıca yatağı yumurta için daha sıcak

여러분의 전화는 정말 변화를 만들어냅니다.

Bu aramalar fark yaratacaktır.

밖으로 나가 세상의 변화를 이끌

Dolayısıyla liderlik kapasitelerinin olduğunu fark etmeleri çok zor.

회사 내의 변화를 위해 나서주세요.

Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.

전 그 변화를 목격하지 못했습니다.

Ben tabii bu değişimleri göremedim.

우리의 뇌는 주요한 유전적 변화를 겪었는데

beynimiz büyük bir genetik mutasyona uğradı

변화를 만들어내는 일은 그리 어렵지 않습니다.

Değişim yaratmak bizim için zor değil.

적극적으로 대처해 긍정적인 변화를 가져올 능력이

Bizim de aynı şekilde olumlu şekilde hareket etme becerimiz var,

여러분 인생에서 긍정적 변화를 만들고 싶다면,

Yaşamınızda olumlu bir değişiklik istiyorsanız

사람들이 그 변화를 받아들이는 건 어렵습니다.

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

이 위성들은 지구의 환경 변화를 알려줍니다.

Bize çevremizde olup biteni anlatıyorlar.

‎세계 곳곳의 정글에서 ‎일몰은 변화를 일으킵니다

Dünya'nın yağmur ormanlarında güneşin batmasıyla değişim tetiklenir.

그러나 사소한 것이 큰 변화를 만들죠.

Ancak önemli olan bu küçük şeyler.

우리가 기후 변화를 막을 수 있을까요

İklim değişikliğine çare bulabilir miyiz?

우리가 구조적인 변화를 이끌어내지 않는다면 말이지요.

Yine de yapısal bir değişime gidebiliriz.

역사적으로 분노는 긍정적인 변화를 가져오는데 항상 기여해왔습니다.

Öfke, olumlu değişimler yaratmak konusunda uzun bir tarihe sahip

이제는 광범위한 사회적 변화를 만들어내야 할 때입니다.

Toplum çapında değişiklikler yapma zamanı;

현재까지 저희가 가져온 변화를 확인하실 수 있습니다.

en başarılı iki projemizi sizlerle paylaşacağım:

실제로 많은 여성이 이런 변화를 체감하기 때문입니다.

çünkü pek çok kadın bu değişimleri hissedebiliyor.

증기의 강도와 타격감에 변화를 줄 수도 있습니다.

buharın kuvvetini ve boğaz vurumunu değiştirebilirler.

그리고 우리가 문제를 파고들고 변화를 만드는 순간이,

Ve en çok rahatsız olduğumuz ve merak ettiğimizde,

여러분의 특권을 변화를 일으키는 데 사용해 보세요.

Ayrıcalığınızı değişiklik yaratmak için kullanın.

‎20년 전쯤 칼라하리 한복판에서 ‎심경의 변화를 느꼈죠

Ta ki yaklaşık 20 yıl önce Kalahari'nin merkezine gidene kadar.

두 개의 분야가 이 변화를 이끌어줄 것 입니다.

İki dal bu dönüşüme rehberlik edecek.

둘, 다섯, 열, 백명의 사람들이 불편한 변화를 요구한다면

İki, beş, on, yüz kişinin zahmetli bir değişimi talep etmesini ise

‎변화를 꾀할 방법은 단 하나 ‎대서양에 가는 거였죠

Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.

만약 이 실험이 성공한다면 엄청난 변화를 일으킬 수도 있겠죠.

Zor hedeflerimizden biri bu.

제가 말하는 내용을 들으시고서 어떤 감정의 변화를 겪는지 기억하세요.

Göreviniz, ben konuşurken olabilecek değişiklikleri fark etmek.

그 이후 2년간 저는 제 인생에서 두 번째로 큰 변화를 겪었습니다.

ve bir anda hayatım iki yıl içinde ikinci kez değişti.

이 변화를 진두지휘하고 있는 사람들 중 하나가 바로 크리스티나 부 입니다.

Buna öncülük edenlerden birisi Christina Bu.

바로 우리예요. 우리 한 사람 한 사람 모두 변화를 이끌 힘이 있어요.

Tüketiciler olarak her biriniz bir şeyleri değiştirme gücüne sahipsiniz.